merhamet ~ مرحمت
Redhouse Sözlüğü - merhamet ~ مرحمت maddesi. Sayfa: 1807 - Sira: 13
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü merhamet - مرحمت ingilizce anlamı, مرحمت - merhamet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte مرحمت - merhamet kelimesi nasıl geçiyor. merhamet osmanlıca nasıl yazılır. merhamet nedir, merhamet ne demek arapca yazılışı.
مرحمت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language مرحمت. مرحمت attoman turkish I mean, مرحمت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish مرحمت, Ottoman Turkish English Dictionary
مرحمت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ مرحمت تعني باللغة الإنجليزية. مرحمت ماذا يعني في اللغة العثمانية. مرحمت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية مرحمت
مرحمت چه کلمات انگلیسی چیست؟ مرحمت به معنای انگلیسی. مرحمت چه در زبان عثمانی بود. مرحمت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت مرحمت
merhamet ~ مرحمت güncel sözlüklerde anlamı:
MERHAMET ::: (Rahm. den) Acımak, şefkat göstermek. Korumak, iyilik etmek. Biçârelere yardımda bulunmak. Esirgemek.
merhamet ::: (a. i. rahm'den. c. : merâhim) : şefkat gösterme, acıma; birini esirgeme. Bî-merhamet : merhametsiz, acımaz.
merhamet ::: acıma.
MERHAMET ::: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
... Allahü teâlâ kullarına çok merhamet edicidir. (Bekara sûresi: 207)
... Allahü teâlâ sonsuz mağfiret ve nihâyetsiz merhamet sâhibidir. (Zümer sûresi: 53)
Birbirlerine merhamet edenlere Allahü teâlâ merhamet eder. O, merhamet edicidir. Yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, gökte olanlar da size merhamet etsin. (Hadîs-i şerîf-Mişkât)
Allahü teâlâ merhameti yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuzunu kendi katında alıkoydu. Yeryüzüne birtek parça indirdi. Bu bir parça yüzünden mahlûkât (yaratıklar) birbirine merhamet ederler. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce)
Şeytan; "Allahü teâlâ rahîmdir, affeder" diyerek insanı günâh işlemeğe sürükler. Hâlbuki kıyâmet günü düşmanlara merhamet olunmayacaktır. (İmâm-ı Rabbânî)
Ey oğlum! Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer. Hayır söyleyen kâr eder, kazanır. Kötü konuşan, günâhkâr olur. Diline hâkim olmayan pişman olur. (Lokman Hakîm)
Gençlikte Allahü teâlânın kahrından, azâbından korkmak, titremek lâzımdır. İhtiyarlıkta affına, merhametine sığınmalıdır. (Ahmed Fârûkî)
Merhamet :::
- Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma.
merhamet ::: acıma
merhamet ::: acıma
merhamet ::: (a. i. rahm'den. c. : merâhim) şefkat gösterme, acıma; birini esirgeme. Bî-merhamet : merhametsiz, acımaz.
merhamet ::: acıma
MERHAMET :::