Çağdaş Sözlük

mahsus ~ مخصوص

Redhouse Sözlüğü - mahsus ~ مخصوص maddesi. Sayfa: 1778 - Sira: 9

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü mahsus - مخصوص ingilizce anlamı, مخصوص - mahsus osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte مخصوص - mahsus kelimesi nasıl geçiyor. mahsus osmanlıca nasıl yazılır. mahsus nedir, mahsus ne demek arapca yazılışı.

مخصوص means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language مخصوص. مخصوص attoman turkish I mean, مخصوص What is the meaning of the word, what does it mean in turkish مخصوص, Ottoman Turkish English Dictionary

مخصوص ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ مخصوص تعني باللغة الإنجليزية. مخصوص ماذا يعني في اللغة العثمانية. مخصوص ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية مخصوص

مخصوص چه کلمات انگلیسی چیست؟ مخصوص به معنای انگلیسی. مخصوص چه در زبان عثمانی بود. مخصوص به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت مخصوص

mahsus ~ مخصوص güncel sözlüklerde anlamı:

MAHSUS ::: Duyulmuş. Hissedilmiş. Derk olunmuş. Duyulan. * Aşikâr, belli, zâhir, meydanda.

MAHSUS ::: Ayrılmış, tâyin edilmiş. * Herkese âit olmayıp bazılara âit olmuş olan. Yalnız birine âid olan. Hususileşmiş. Müstakil. * Bile bile, istiyerek. * Yalandan, şakadan, lâtife olarak.

mahsûs ::: (a. s. hiss'den) : 1) hissedilen, beşduygu'dan biriyle duyulan, anlaşılan, duyulur. 2) belli, aşikâr, meydanda.

mahsus ::: hissedilmiş, birine ayrılmış, bile bile.

Mahsus :::


  1. Özgü
    Örnek: Her sanata mahsus aletler vardır. Bize de böyle bir şeyler lazım... H. R. Gürpınar

  2. Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır
    Örnek: Vatan bizim kılıcımızın ekmeğidir. Daima kendimize mahsus, kendimize münhasır biliriz. N. Kemal

  3. Özel

  4. Özellikle.

  5. Bilerek, isteyerek, kasten
    Örnek: ... kapıyı mahsus açık bırakmıştı. A. İlhan

  6. Şaka olarak, şakadan.

  7. Duyulan, anlaşılan, hissedilen.

  8. Belli, ortada, aşikâr.

mahsûs ::: hususi , hissedilen , hissedilir , hissedilmiş , birine ayrılmış , bile bile

mahsus ::: ayrılmış

mahsus ::: ‬özgü

mahsus ::: ayrılmış

mahsus ::: bilerek

mahsûs ::: ‬hissedilen

mahsûs ::: hissedilir

mahsûs ::: (a. s. hiss'den) 1) hissedilen, beşduygu'dan biriyle duyulan, anlaşılan, duyulur. 2) belli, aşikâr, meydanda.

Mahsus ::: Özgü; özel; müstakil; özel olarak

Mahsus ::: Özgü; özel; müstakil; özel olarak

mahsus ::: aşikâr, belli, has, kasten, münhasır, özel, özellikle, özgü, şakadan

mahsus :::

özgü; özel; müstakil; özel olarak

MAHSUS :::

Duyulmuş. Hissedilmiş. Derk olunmuş. Duyulan. * Aşikâr, belli, zâhir, meydanda