Çağdaş Sözlük

mazi ~ مازو

Redhouse Sözlüğü - mazi ~ مازو maddesi. Sayfa: 1656 - Sira: 20

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü mazi - مازو ingilizce anlamı, مازو - mazi osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte مازو - mazi kelimesi nasıl geçiyor. mazi osmanlıca nasıl yazılır. mazi nedir, mazi ne demek arapca yazılışı.

مازو means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language مازو. مازو attoman turkish I mean, مازو What is the meaning of the word, what does it mean in turkish مازو, Ottoman Turkish English Dictionary

مازو ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ مازو تعني باللغة الإنجليزية. مازو ماذا يعني في اللغة العثمانية. مازو ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية مازو

مازو چه کلمات انگلیسی چیست؟ مازو به معنای انگلیسی. مازو چه در زبان عثمانی بود. مازو به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت مازو

mazi ~ مازو güncel sözlüklerde anlamı:

MAZi ::: Geçmiş zaman. Geçen, geçmiş olan. * Gr: Bir işin geçen zamanda yapıldığını bildiren fiil. Fiil-i mâzi. Mazi sigası.(O Kadir-i Mutlak, bütün istikbaldeki acaib-i imkânata muktedirdir. Dünü getiren, yarını getirdiği gibi; maziyi icad eten O Zât-ı Kadir, istikbali dahi icad eder. Dünyayı yapan o Sani-i Hakim âhireti de yapar... M.)

mâzû ::: (f. i.) : 1) mazı, servi cinsinden, gövdesi düz ve dipten dallanan bir süs ağacı ve bunun kozalağı olup tabaklıkta kullanıır, lât. thuya. 2) mazı böceği denilen bir haşere, fr. cynips.

mâzi ::: geçmiş zaman.

mâzî ::: geçmiş , geçen , geçmiş olan , geçmiş zaman

mâzi ::: geçmiş zaman , geçmiş

mâzu ::: mazı

mâzi ::: ‬geçmiş

mâzi ::: geçmiş zaman

mâzu ::: ‬mazı

mâzû ::: (f. i.) 1) mazı, servi cinsinden, gövdesi düz ve dipten dallanan bir süs ağacı ve bunun kozalağı olup tabaklıkta kullanıır, lât. thuya. 2) mazı böceği denilen bir haşere, fr. cynips.

mazi ::: geçmiş, geri, öten, ötmüş

MAZİ :::

Geçmiş zaman. Geçen, geçmiş olan. * Gr: Bir işin geçen zamanda yapıldığını bildiren fiil. Fiil-i mâzi. Mazi sigası.(O Kadir-i Mutlak, bütün istikbaldeki acaib-i imkânata muktedirdir. Dünü getiren, yarını getirdiği gibi; maziyi icad eten O Zât-ı Kadir, istikbali dahi icad eder. Dünyayı yapan o Sani-i Hakim âhireti de yapar... M.)