lay ~ لای
Redhouse Sözlüğü - lay ~ لای maddesi. Sayfa: 1622 - Sira: 34
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü lay - لای ingilizce anlamı, لای - lay osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte لای - lay kelimesi nasıl geçiyor. lay osmanlıca nasıl yazılır. lay nedir, lay ne demek arapca yazılışı.
لای means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language لای. لای attoman turkish I mean, لای What is the meaning of the word, what does it mean in turkish لای, Ottoman Turkish English Dictionary
لای ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ لای تعني باللغة الإنجليزية. لای ماذا يعني في اللغة العثمانية. لای ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية لای
لای چه کلمات انگلیسی چیست؟ لای به معنای انگلیسی. لای چه در زبان عثمانی بود. لای به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت لای
lay ~ لای güncel sözlüklerde anlamı:
LAY ::: f. Tortu, posa. * Kül. * Çamur.
LAY ::: f. Söyleyen, söyleyici.
"); lây ::: (f. i.) : 1) çamur. 2) tortu. 3) kül.
lây ::: (f. s.) : "lâyîden" mastarından : söyliyen, söyleyici : Herze-lây : herze söyli-yen, saçmalıyan. (bkz. : herze-gû).
Lay :::
- (i.) duruş, yatış, mevki; kazanç üstünden hisse; argo yol, meslek; bir halatın bükümü veya büküm tarzı. lay days (den.) yükleme ve boşaltma süresi. lay of the land etrafın hal ve şekli; durum, vaziyet.
- (i.) şiir, şarkı gazel; nağme, ezgi.
- (f.) (laid) yatırmak, sermek; yatıştırmak; teskin etmek; koymak; vaz'etmek; yumurtlamak; üstüne koymak, koymak (vergi), yüklemek: isnat etmek, hamletmek; yerine koymak, dizmek; yaymak; belirli bir vaziyete koymak; önüne koymak, takdim etmek; kurmak (sofra); (den.) (herhangi bir yöne) gitmek. lay about one sağına soluna vurmak, saldırmak. lay aside bir yana koymak; terketmek, vaz geçmek; biriktirmek. lay at one,s door hamletmek, isnat etmek. lay away bir yana koymak; ayırmak, saklamak. lay bare açmak, açıkça ortaya koymak. lay by yığmak, bir tarafa koymak, biriktirmek. lay down ilerisi için saklamak; feda etmek; vaz geçmek, feragat etmek; emretmek; bahis tutmak, bahse girmek. lay down one's arms silâhlarını bırakmak, teslim olmak. lay for plan tertip etmek, tuzak kurmak, gizlice yolunu beklemek, pusu kurmak. lay great store on çok kıymet vermek. lay hands on tutmak, yakalamak; hücum edip zor kullanmak. lay hold of ele geçirmek; yakasına yapışmak. lay in çokça tedarik etmek, ambara yığmak, biriktirmek. lay into argo dövmek, dayak atmak; azarlamak. lay it on mübalâğalı hareket etmek, kompliman yapmak, veriştirmek. lay low yatağa düşürmek; ABD, argo gizlenmek. lay off işten çıkarmak; (den.) kıyıdan veya başka gemiden uzaklaşmak; açılmak; argo alay etmekten vazgeçmek. lay on üzerine atılmak, yüklenmek, saldırmak; üstüne sürmek; kaplamak. lay on the table teşhir etmek, reye koymamak. lay oneself out birçok tedariklerde bulunmak. lay open açmak, izah etmek; kesip içini açmak. lay out sermek; teşhir etmek, sergilemek; ölüyü gömülmeye hazırlamak; sarfetmek, harcamak; planını tertip etmek; plana göre tanzim etmek; tasarlamak, niyet etmek. lay over sonraya bırakmak; kaplamak. lay siege to kuşatmak, muhasara etmek. lay to atfetmek yüklemek; (den.) gemiyi faça edip durdurmak. lay to rest gömmek; örtbas etmek. lay up biriktirmek, toplamak, saklamak. lay waste tahrip etmek, yakıp yıkmak.
- (s.) belirli meslekten olmayan, işin ehli olmayan; layik; papazdan başka bütün halktan olan veya halka ait. lay reader (kil.) papaz olmayıp ayinlerde bazı parçaları okuma yetkisi olan adam.
lây ::: çamur , tortu
lây ::: çamur
lây ::: tortu
lây ::: (f. i.) 1) çamur. 2) tortu. 3) kül.
lây ::: (f. s.) lâyîden
LAY :::