Çağdaş Sözlük

kefalet ~ كفالت

Redhouse Sözlüğü - kefalet ~ كفالت maddesi. Sayfa: 1555 - Sira: 26

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kefalet - كفالت ingilizce anlamı, كفالت - kefalet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte كفالت - kefalet kelimesi nasıl geçiyor. kefalet osmanlıca nasıl yazılır. kefalet nedir, kefalet ne demek arapca yazılışı.

كفالت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language كفالت. كفالت attoman turkish I mean, كفالت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish كفالت, Ottoman Turkish English Dictionary

كفالت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ كفالت تعني باللغة الإنجليزية. كفالت ماذا يعني في اللغة العثمانية. كفالت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية كفالت

كفالت چه کلمات انگلیسی چیست؟ كفالت به معنای انگلیسی. كفالت چه در زبان عثمانی بود. كفالت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت كفالت

kefalet ~ كفالت güncel sözlüklerde anlamı:

kefalet ::: (a. i.) : kefillik, birine kefil olma.

kefâlet-bil-mâl ::: fık. bir mal için kefil olma.

kefâlet-bin-nefs ::: fık. birinin şahsına kefil olma.

kefâlet-bit-teslîm ::: tic.. : bir malın teslimine kefil olma.

kefâlet-i muaccele ::: huk. tâcîl (acele) kay-diyle mukayyet olan kefalet, hemen ödenmek kaydiyle kefalet.

kefâlet-i muallaka ::: fık. şarta muallâk olan kefalet, [filân adam senin alacağını vermezse ben veririm gibi]

kefâiei-i mukayyede ::: huk. bir kayıt ile takyît olunan kefalet. [hemen edâ ve teslîm olunmak üzere tâci] kaycfiyle yahut filân vakitte îfâ ve teslîm olunmak üzere diye tecîl kaydiyle mukayyet olan kefalet gibi]

kefâlet-i mutlaka ::: huk. bir kayıt ile bağlı ol-mıyan kefalet.

kefâlst-i muvakkate ::: fık. muvakkat bir zaman için kefil olma. [filân vakite kadar bu adama kefilim gibi]

kefâlet-i muzâfa ::: huk. gelecek zamana izafe edilen kefalet, ["gelen filân vakitten îtibâren keft-lim" demek gibi]

kefâlet-i müneceeze ::: huk. şarta bağlı ve gelecek zamana muzâf olmıyan kefalet, [filânın borcuna veya nefsine filân malın teslimine filhal kefil olma gibi]

kefâlet-i müeccele ::: huk. te'cîl kaydiyle mukayyet olan kefalet ["filân vakitte îfâ olunmak üzere yapılan kefalet gibi]

kefâlst-i müteselsile ::: huk. iki veya daha çok kimselerin birbirlerine karşılıklı kefil olmaları.

kefâlet-i nakdiyye ::: huk. bir hususu te'mîn için depozito yatırmak suretiyle kefil olma.

kefâlet ::: kefillik.

KEFaLET ::: Kefâletin ihtivâ ettiği (taşıdığı) birçok güzel taraflar vardır. Bunlardan birisi, malının zâyi (yok) olacağı, alamayacağı korkusunda bulunan alacaklı kişinin bu düşüncesini ondan atma; ödeyemediği takdirde şahsına bir zarar geleceği korkusu taşıyan borçlunun bu korkusunu gidermek her iki tarafın karamsar (kötü) düşüncelerini yok etmesi gibi faydaları taşır. Bu da her iki taraf için bir nîmettir. Kefâlet, âlicenâblığın gereği bir iştir. (İbn-i Hümâm)

Ukûbâtta (cezâlarda) kefâlet sahîh değildir (olmaz). Birinin yerine, kefîli îdâm edilmez. (Ali Haydar Efendi)

Kefalet :::


  1. Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik
    Örnek: O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış. A. Ş. Hisar

  2. Birinin borcunu ödeyeceğine ilişkin olarak üçüncü bir kişinin alacaklıya güvence vermesi.

kefâlet ::: kefillik

kefâlet ::: ‬kefillik

Kefalet ::: Kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek.

Kefalet ::: Kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek.

kefalet ::: zaminlik

kefalet :::

kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek