Çağdaş Sözlük

kılavuz ~ قيلاغوز

Redhouse Sözlüğü - kılavuz ~ قيلاغوز maddesi. Sayfa: 1509 - Sira: 12

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kılavuz - قيلاغوز ingilizce anlamı, قيلاغوز - kılavuz osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قيلاغوز - kılavuz kelimesi nasıl geçiyor. kılavuz osmanlıca nasıl yazılır. kılavuz nedir, kılavuz ne demek arapca yazılışı.

قيلاغوز means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قيلاغوز. قيلاغوز attoman turkish I mean, قيلاغوز What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قيلاغوز, Ottoman Turkish English Dictionary

قيلاغوز ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قيلاغوز تعني باللغة الإنجليزية. قيلاغوز ماذا يعني في اللغة العثمانية. قيلاغوز ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قيلاغوز

قيلاغوز چه کلمات انگلیسی چیست؟ قيلاغوز به معنای انگلیسی. قيلاغوز چه در زبان عثمانی بود. قيلاغوز به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قيلاغوز

kılavuz ~ قيلاغوز güncel sözlüklerde anlamı:

KILAVUZ ::: Yol gösteren, rehber. * Vapurlara yol gösteren. * Bazı hayvan katarlarının önüne düşüp, onları sevkeden hayvan. * Eskiden evlenme işlerine vasıtalık eden kadınlar. * Düşman hakkında mâlumât edinmek için ordu hizmetinde kullanılan kişiler. * Okçuluk müsabakalarında ilk atılan ok.

Kılavuz :::


  1. Yol gösteren, tarihî ve turistik yerleri gezerken bilgi aktaran kimse, rehber
    Örnek: Mum tutan kılavuzların arkasından içeri girdik. F. R. Atay

  2. Herhangi bir alanda ve konuda bilgi veren, yol yöntem gösteren kitap vb.

  3. Evlenecek olan erkek veya kadına eş bulan kimse.

  4. Ruhsal ve zihinsel bakımdan yol gösteren, ışık tutan kimse.

  5. Kılavuz kaptan.

  6. Makaradaki filmlerin başında ve sonunda yer alan, filmin alıcı, yıkama aracı, basım aracı, gösterici vb. araçlara takılıp çıkarılmasında kolaylık sağlayan, asıl film için pay bırakan çeşitli renklerde film parçası.

  7. Somun veya boru içine yiv açmakta kullanılan araç.

  8. Dar ve uzun bir yerden tel, kablo gibi bükülebilen bir şey geçirilirken bunların ucuna bağlandığı sert nesne.

  9. 1. Filmlerin, film parçalarının başında, sonunda, aralarında yer alan; filmin alıcı, gösterici, açındırma aygıtı, basım aygıtı, vb. aygıtlara takılıp çıkarılmasını kolaylaştıran; filmi koruyan; asıl film için pay bırakan; boşluk dolduran; bazen çeşitli bilgiler taşıyan ve birçok çeşidi bulunan renkli, renksiz ya da saydamsız, sağlam film parçası

  10. Mıknatıslı kuşaklara takılan aynı nitelikte parça.T. : lider, amors

  11. Budunbilimsel alan araştırmalarında araştırıcıya yardım eden, yol gösteren, araştırıcıyla araştırılan bölge insanları arasında aracılık yapan kişi.T. : rehber

  12. Yol gösteren, rehber. Kılıç Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah.

kılavuz ::: yol gösteren , rehber , vapurlara yol gösteren , bazı hayvan katarlarının önüne düşüp , onları sevkeden hayvan , eskiden evlenme işlerine vasıtalık eden kadınlar , düşman hakkında malumat edinmek için ordu hizmetinde kullanılan kişiler , okçuluk müsabakalarında ilk atılan ok

kılavuz ::: mürşit, öncü, rehber

KILAVUZ :::

Yol gösteren, rehber. * Vapurlara yol gösteren. * Bazı hayvan katarlarının önüne düşüp, onları sevkeden hayvan. * Eskiden evlenme işlerine vasıtalık eden kadınlar. * Düşman hakkında mâlumât edinmek için ordu hizmetinde kullanılan kişiler. * Okçuluk müsabakalarında ilk atılan ok.