Çağdaş Sözlük

kutb ~ قطب

Redhouse Sözlüğü - kutb ~ قطب maddesi. Sayfa: 1461 - Sira: 2

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kutb - قطب ingilizce anlamı, قطب - kutb osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قطب - kutb kelimesi nasıl geçiyor. kutb osmanlıca nasıl yazılır. kutb nedir, kutb ne demek arapca yazılışı.

قطب means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قطب. قطب attoman turkish I mean, قطب What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قطب, Ottoman Turkish English Dictionary

قطب ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قطب تعني باللغة الإنجليزية. قطب ماذا يعني في اللغة العثمانية. قطب ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قطب

قطب چه کلمات انگلیسی چیست؟ قطب به معنای انگلیسی. قطب چه در زبان عثمانی بود. قطب به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قطب

kutb ~ قطب güncel sözlüklerde anlamı:

KUTB ::: (Kutub) Dünyanın şimâl veya cenub uçları. (Güney ve kuzey taraflarının son kısımları.) * Elektrik cereyânını meydana getiren veya mıknatısın uçlarından her biri. * Dini bir meslek veya grubun başı. Bir çok müslümanların kendisine bağlandıkları azim ve büyük evliyaullahtan zamanın en büyük mürşidi.

kutb ::: (a. i. c. : aktâb, kutûb) : 1) dönen bir çarkın aksi. 2) dünyâ yuvarlağının ekvatordan en uzak olan ve yer ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biri. 3) elektrik ceryânını meydana getiren potansiyel farkının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri. 4) bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri. 5) Bir tarîkatin ulu'su [Gavs'ten sonra gelir] . 6) bir mevzuda geniş bilgisi ve salâhiyeti olan kimse. 7) bir grupun, bir kavmin başı, ulu'su, büyüğü.

kutb-i arz ::: coğr. kutup; [hiçbir açıklama ila kullanılmadığı takdirde kutb-i şimalî (güney kutbu) karşılığında kullanılır, (bkz. : kutb-i şimali)]

kutb-i cenubî ::: coğr. güney kutbu; Arz'ın tul dâirelerinin (boylam) hatt-i stivâ dâiresinin (ekvator) altında (güneyindeki) kesişme noktası.

kutb-ı coğrafî ::: astr. istiva dâiresinin (ekvator) merkezinden amûd (dik) geçen hattın Arz'ı deldiği iki basık nokta, [farazî olarak tul dâirelerinin kesişme noktaları]

kutb-i coğrâfî-i cenubî ::: coğr. (bkz. : kutb-i ce-nûbî).

kutb-i coğrafî-i şimalî ::: coğr. (bkz. : kutb-i şimalî).

kutb-i deveran ::: tar. Osmanlı hakanı, halîfe.

kutb-i hakîkî ::: astr. Polaris, yâni Kutup Yıldızının pratik maksatlarla asıl mahrekinden farklı olarak çizd'ği tasavvur edilen eliptik mahrekinin büyük ve küçük çaplarının kesişme noktası.

kutb-i izafî ::: astr. mihver-i Arz imtidâdından yânî mihver-i âlem'den yalnız 1 0 5 civarında uzakta bulunan kutup yıldızının her hangi bir andaki durumuna göre tâyîn edilmiş olan kutup noktasıdır.

kutb-i mer'î ::: astr. kullanılan kutb-i hakîkî'nin kabul edilen diğer adı. [Mutlak kutup noktası (kutb-i mutlak) bugün için tâyîni mümkün olmı-yan bir noktadır; çünkü kutup yıldızı, Güneş sistemi daimî hareket içinde bulunan kâinatta müthiş süratlerle hareket halindedir. Kutup yıldızı ancak onbin sene kadar bu vazîfesini görebilecektir. Ihtivâcımız bulunan kutup iç'n pratik maksatlarla kabul edilen basitleştirilmiş kapalı mahrekteki kutup hakîkî değerle eşit tutulmuş bulunduğundan buna kutb-i mer'î adı veriliyor]

kutb-i mıknatîsî ::: fiz. jeod. 1) pusla ibrelerinin gösterdikleri yön. 2) coğr. top. jeod. mıknatîsiyet-i Arz'ın en kesif olduğu yerler coğrafî kutupların bulunduğu yerler değildir. Amerika'da Labrador'un üzerinde zaman zaman yer değiştiren, bununla beraber belli bir sahada mahsur mıknatısiyet en fazla olduğundan bu sahanın ortası kutb-i mıknatısî-i şimalî olarak kabul edilir. Buna benzer bir kutup da cenupta bulunmaktadır. [Kutb-i mıknatîsî tâbiri hiç bir açıklama ile kullanılmadığı takdirde yalnız kutb-i mıknatîsî-i şimâlî'yi gösterir]

kutb-i risâlet ::: Hz. Muhammed (Alehisselâm).

kutb-i semavî ::: astr. Arz'ın merkezinden yânî semâ küresinin merkezinden dâire-i istivâ-yi semâvî'ye amut (dikey) olarak geçen hattın semâ küresini deldiği tasavvur edilen iki nokta.

kutb-i semâvî-i cenubi ::: astr. : semâ kutuplarından dâire-i istivâ-i semâvî'nin altında (güneyinde) bulunan kutup.

kutb-i semâvî-i şimalî ::: astr. semâ kutuplarından dâire-i istivâ-i semavî' üstünde (kuzeyinde) bulunan kutup.

kutb-i şimali ::: coğr. Jeod. top. Arz'ın tul dairelerinin hatt-ı istiva (ekvator) dairesinin üzerinde (kuzeyinde) kesişme noktası, kuzey kutbu.

kutb-i zemân ::: zamanın ermişlerinin başı.

kutb-üd-din ::: 1) dînin kutbu; 2) erkek adı.

kutb-ül-aktâb ::: (kutupların kutbu) : Allah'ın, kendisine tasarruf kudreti vermiş olduğu velî.

kutb-ül-ârifîn ::: arif kimselerin kutbu, en ileri geleni.

kutub yıldızı ::: astr. saplı bir tavaya benzetilen küçükayı denilen takımyıldızının (bir tavaya ben-zetildiği takdirde tava'nın) ucunda bulunan yıldız, demir kazık, lât. : Polaris; fr. Etoile Pblaire, Alpha Ursus Minoris.

kutb ::: büyük evliya.

kutub ::: devrinin en büyük velisi , önder , rehber , büyük evliya , (bak: kıtab) , kutublar

kutb ::: esas , kutup , büyük evliya , (kutub) dünyanın şimal veya cenub uçları , (güney ve kuzey taraflarının son kısımları , ) , elektrik cereyanını meydana getiren veya mıknatısın uçlarından her biri , dini bir meslek veya grubun başı , bir çok müslümanların kendisine bağlandıkları azim ve büyük evliyaullahtan zamanın en büyük mürşidi

kutb ::: ‬kutup

KUTB :::

(Kutub) Dünyanın şimâl veya cenub uçları. (Güney ve kuzey taraflarının son kısımları.) * Elektrik cereyânını meydana getiren veya mıknatısın uçlarından her biri. * Dini bir meslek veya grubun başı. Bir çok müslümanların kendisine bağlandıkları azim ve büyük evliyaullahtan zamanın en büyük mürşidi.