Çağdaş Sözlük

kısmet ~ قسمت

Redhouse Sözlüğü - kısmet ~ قسمت maddesi. Sayfa: 1453 - Sira: 32

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kısmet - قسمت ingilizce anlamı, قسمت - kısmet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قسمت - kısmet kelimesi nasıl geçiyor. kısmet osmanlıca nasıl yazılır. kısmet nedir, kısmet ne demek arapca yazılışı.

قسمت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قسمت. قسمت attoman turkish I mean, قسمت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قسمت, Ottoman Turkish English Dictionary

قسمت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قسمت تعني باللغة الإنجليزية. قسمت ماذا يعني في اللغة العثمانية. قسمت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قسمت

قسمت چه کلمات انگلیسی چیست؟ قسمت به معنای انگلیسی. قسمت چه در زبان عثمانی بود. قسمت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قسمت

kısmet ~ قسمت güncel sözlüklerde anlamı:

KISMET ::: Bölmek ve ayırmak. Bahşetmek. Taksim etmek. * Fık: Hisse-i şâyiayı, yani, taksim olunmamış maldaki hisseleri sahiplerine tahsis etmektir.

kısmet ::: (a. i.) : 1) bölme, pay etme, hisselere ayırma. 2) talih, nasip kader. 3) huk. şâyî olan hisseyi tâyin etme, belirtme. Hârie-i kısmet (bölme işleminden sonra arta kalan sayı) : mat. * bölüm.

kısmet-i askeriyye ::: kassamlık, kassam dâiresi.

kısmeti cem' ::: fık. türlü ve müşterek şeylerin kısımlara bölünerek her birinde şâyî olan hisselerin birer kısmında cemi. [üç kişi arasında müşterek olan otuz koyunu onar onar üçe bölmek gibi]

kısmet-i ferd veya kısmet-i tefrik ::: fık. müşterek bir nesnenin bölünüp, her cüzünde şayi olan hisselerin birer kısmını belirten kısmet, [bir arsanın ikiye taksîmi gibi]

kısmet-i fuzûlî ::: fık. yapılması sözle veya fiil ile icazete vakfedilen kısmet, [bir kimsenin, müşterek b-r malı, sahiplerinin izin, söz ve fiil icazetiyle taksim etmesi gibi]

kısmet-i kaza ::: fık. müşterek bir mülke sahip olanlardan bâzılarının isteği üzerine hâkimin (yargıç) cebren ve hükmen yaptığı taksim, kısmet.

kısmet-i rızâ ::: fık. hepsi âkil ve baliğ olmuş bulunan vârislerin (mirasçıların) : müşterek mülk sahiplerinin rızâlariyle yapılan kısmet olup kendi arzulariyle aralarında veya hepsinin muvafakatiyle hâkim (yargıç) tarafından taksim edilir.

kısmet-i tefrik ::: her cüzünde şâyî olan hisselerin şuyûunun izâlesi suretiyle ayrılması.

kısmet-i tereke ::: huk. terekeye âit olan hakları, sahiplerine ulaştırma.

kısmet ::: nasip.

KISMET ::: Bir müslüman ancak her hangi bir işte aklını kullandığı, her çâreye baş vurduğu ve son derece çalıştığı hâlde bir başarıya ulaşamazsa, me'yûs (ümidsiz) olmamalı ve bu sonucun Allahü teâlânın kendisi için münâsip gördüğü bir husus olduğunu kabûllenerek, kısmetine râzı olmalıdır. Yoksa hiçbir şey yapmadan, çalışmadan, öğrenmeden ve bilmeden yan gelip yatmak ve ağzını havaya açarak kısmetini beklemek müslümanlıkta büyük günâhtır. (Kemahlı Feyzullah)

Kısmet aynı zamanda büyük bir tesellî kaynağıdır. "Ben vazîfemi yaptım, fakat ne yapayım ki kısmetim bu imiş" diyen bir müslüman bir işte başarısız olsa bile, ümitsizliğe kapılmaz ve büyük bir iç huzûru ile çalışmaya devâm eder. (Kemahlı Feyzullah)

Kısmetindir gezdiren yer yer seni,
Gâfil olma, âkıbet (sonunda) yer, yir seni.

(Ahmed Mekkî Efendi)

2. Birkaç kimsenin bir şeydeki hisse-i şâyialarını (ayrılmamış hisselerini) kile, terâzî, arşın gibi bir ölçü âleti ile tâyin ve tahsis etme, belli etme, ayırma.

Kassâmın yâni taksimât, bölüştürmeyi yapacak olanın adâletli, emin (güvenilir) ve kısmet işini bilmesi lâzımdır. (Ebüssü'ûd Efendi, Abdullah Mûsulî)

kısmet ::: pay , nasip

kısmet ::: ‬nasip

kısmet ::: pay

kısmet ::: bölme

kısmet ::: kader, nasip, şans, talih

KISMET :::

Bölmek ve ayırmak. Bahşetmek. Taksim etmek. * Fık: Hisse-i şâyiayı, yani, taksim olunmamış maldaki hisseleri sahiplerine tahsis etmektir