kıdem ~ قدم
Redhouse Sözlüğü - kıdem ~ قدم maddesi. Sayfa: 1439 - Sira: 26
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kıdem - قدم ingilizce anlamı, قدم - kıdem osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قدم - kıdem kelimesi nasıl geçiyor. kıdem osmanlıca nasıl yazılır. kıdem nedir, kıdem ne demek arapca yazılışı.
قدم means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قدم. قدم attoman turkish I mean, قدم What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قدم, Ottoman Turkish English Dictionary
قدم ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قدم تعني باللغة الإنجليزية. قدم ماذا يعني في اللغة العثمانية. قدم ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قدم
قدم چه کلمات انگلیسی چیست؟ قدم به معنای انگلیسی. قدم چه در زبان عثمانی بود. قدم به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قدم
kıdem ~ قدم güncel sözlüklerde anlamı:
KIDEM ::: Öncelik ve eskilik. * Evveli bulunmamak. Ezeli olmak. * Başkasından daha önce olmak. Zamanca daha evvelki olmak. Rütbece daha yüksek olmak. * Cenab-ı Hakkın "Kıdem" sıfatı, yâni; ebedî ve ezelî oluşu.
kadem ::: (a. c. : akdâm) : 1) ayak. (bkz. : pâ). 2) adım. (bkz. : hatve). 3) yarım arşın uzunluğunda bir ölçü. 4) uğur. Hoj-ka-dem : 1) uğurlu; 2) i. eskiden saraylarda bâzı cariyelere takılan ad. Sâbit-kadem : sebat eden, devam eden, sürekli.
"); kıdem ::: (a. i.) : 1) kadîm olma, eskilik, bir işte eskilik. 2) zamanca, me'mûriyetçe, rütbece eskilik. 3) başlangıcı olmıyacak kadar eskilik, ["kıdem", Allah'ın aslî sıfatlarındandır]
kıdem ::: öncelik, öncesizlik.
KIDEM ::: Eğer Allahü teâlâ kıdem sâhibi, kadîm ve ezelî olmayıp hâdis (sonradan yaratılmış) olsaydı, var olmak için kendinden başka bir yaratıcıya muhtâc olurdu. Halbuki muhtâc olmak âciz olmayı berâberinde getirir. Âcizlik ise, Allahü teâlâ için aslâ düşünülemez. Kıdem sıfatının zıddı hudûstur, sonradan olmaktır. Kıdem, Allahü teâlânın zâtı hakkında vâcib oduğundan, zıddı olan hudûs aklen mümkün değildir. (Teftâzânî)
Kıdem :::
- Bir görevde rütbece eskilik
Örnek: Ali Fuad Bey de, parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi, nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır. F. R. Atay - Bir görevde geçirilen süre.
- Çalışanın bir işte çalıştığı süre.
kadem ::: ayak , adım , uğur
kıdem ::: eskilik
kadem ::: adım
kadem ::: ayak
kıdem ::: eskilik
kadem ::: (a. c. : akdâm) 1) ayak. (bkz. : pâ). 2) adım. (bkz. : hatve). 3) yarım arşın uzunluğunda bir ölçü. 4) uğur. Hoj-ka-dem : 1) uğurlu; 2) i. eskiden saraylarda bâzı cariyelere takılan ad. Sâbit-kadem : sebat eden, devam eden, sürekli.
kıdem ::: (a. i.) 1) kadîm olma, eskilik, bir işte eskilik. 2) zamanca, me'mûriyetçe, rütbece eskilik. 3) başlangıcı olmıyacak kadar eskilik, [
KIDEM :::