gayb ~ قایب
Redhouse Sözlüğü - gayb ~ قایب maddesi. Sayfa: 1427 - Sira: 30
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü gayb - قایب ingilizce anlamı, قایب - gayb osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قایب - gayb kelimesi nasıl geçiyor. gayb osmanlıca nasıl yazılır. gayb nedir, gayb ne demek arapca yazılışı.
قایب means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قایب. قایب attoman turkish I mean, قایب What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قایب, Ottoman Turkish English Dictionary
قایب ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قایب تعني باللغة الإنجليزية. قایب ماذا يعني في اللغة العثمانية. قایب ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قایب
قایب چه کلمات انگلیسی چیست؟ قایب به معنای انگلیسی. قایب چه در زبان عثمانی بود. قایب به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قایب
gayb ~ قایب güncel sözlüklerde anlamı:
GAYB ::: Gizli olan. Görünmeyen. Belirsiz. * Güman. Hislerle veya akıl ile bilinmeyen şey. (Bak: Ahbar-ı gayb)(Demek Cenab-ı Hakk'ın gayet büyük ve mükemmel bir rahmeti, re'feti ve şefkati, gaybı bildirmemektedir. Bilhassa masum hayvanlar hakkında daha tamdır. Demek sefihane lezzette sen hayvanlara yetişemezsin. Binler derece aşağı düşersin! Çünki, hayvana nisbeten gaybi olan şeyleri senin aklın görüyor. Elemini alıyor. Setr-i gaybda bulunan istirahat-ı tammeden bilkülliye mahrumsun. S.)
gayb ::: (a. s. c. : guyûb) : 1) gizli olan, göze görünmiyen şey, kayıp, 2) belirsiz, bilinmiyen şeyler. Alem-i gayb : gözle görünmiyen şeylerin âlemi. Alim-i gayb, Alim-ül-gayb : görünmez şeyleri bilen, Allah. Hazîne-i gayb : Allah nimetlerinin gözle görünmiyen hazînesi. Lisân-ül-gayb : Hafız Şîrâzî'nin lâkabı. Ricâl-i gayb : her devirde bulunan, ancak herkes tarafından görülmeyen ve Allah'ın emirlerine göre insanları idare etmeye çalışan kutsal kimseler.
gayb-ı meknûn ve gayb-ı masun ::: ilâhi yerinde kullanılır bir tâbirdir; künh-i zâtını Hak'dan başka sı bilemediğinden ağyardan masun, ukul ve ebsardan meknundur, mesturdur.
gayb ::: gizli, görünmeyen, belirsiz.
GAYB ::: 1. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde bildirilmeyen, his organları, tecrübe ve hesâb ile anlaşılmayan gizli şeyler.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
2. Akıl ve his (duyu) organları ile bilinemeyip, ancak peygamberlerin haber vermesi ile bilinen, Allahü teâlânın sıfatları, âhiret günü, öldükten sonra dirilmek, canlıların mahşer yerinde toplanması, hesab vermeleri v.b şeyler.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Onlar gayba îmân ederler. (Bekara sûresi: 3)
Gaybları bilen yalnız O'dur (Allahü teâlâdır). Bildiği gizli şeylerden dilediği kadarını yalnız peygamberlerinden istediğine açıklar. (Cin sûresi: 26)
3. Mahlukların bir kısmının bilip, diğer kısmının bilmediği şeyler.
Cinlerin hâlleri, yaşayışları, insanlar için gaybdır. Uzak yerlerdeki şeylerin durumları cinler için gayb olmadığı hâlde, insanlar için gaybdır. Bundan dolayı bâzı kimseler, cinlerin gaybı bildiğini iddiâ etmişlerdir. Hâlbuki onlar, görmediklerini değil, gördükleri şeyi bilirler. Eğer cinler gaybı bilselerdi, Süleymân aleyhisselâm onları çalıştırırken, vefât ettiğinde, onun vefâtını da bilirlerdi. Hâlbuki bilememişlerdir. Yine semâlardaki (göklerdeki) şeyler, semâ ehline (meleklere) göre gayb olmadığı hâlde, insanlara gaybdır. Aynı şekilde doğudaki şeyler de batıdakilere göre gaybdır. Bu kısım gayb bâzan vahy ve ilhâm ile, bâzan aradan perdelerin kaldırılması veya bunların şeffaflaştırılması sûretiyle bilinir. Perdelerin kaldırılması şeklindeki bilme, mûcize ve kerâmet kâbilinden olsa bile, gaybı bilme değil, gördüğünü bilmektir. (Senâullah Pânî Pütî)
Kâhinlere, falcılara inanmamalıdır. Gaybı, gizli, bilinmeyen şeyleri bunlara sormamalıdır. (İsmâil Hakkı Bursevî)
gayb ::: belirsiz , gizli , gizli olan , gözle görülmeyen , görünmeyen
gayb ::: gözle görülmeyen
gayb ::: gizli
gayb ::: kayıp
GAYB :::