Çağdaş Sözlük

fazilet ~ فضیلت

Redhouse Sözlüğü - fazilet ~ فضیلت maddesi. Sayfa: 1389 - Sira: 17

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü fazilet - فضیلت ingilizce anlamı, فضیلت - fazilet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فضیلت - fazilet kelimesi nasıl geçiyor. fazilet osmanlıca nasıl yazılır. fazilet nedir, fazilet ne demek arapca yazılışı.

فضیلت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فضیلت. فضیلت attoman turkish I mean, فضیلت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فضیلت, Ottoman Turkish English Dictionary

فضیلت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فضیلت تعني باللغة الإنجليزية. فضیلت ماذا يعني في اللغة العثمانية. فضیلت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فضیلت

فضیلت چه کلمات انگلیسی چیست؟ فضیلت به معنای انگلیسی. فضیلت چه در زبان عثمانی بود. فضیلت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فضیلت

fazilet ~ فضیلت güncel sözlüklerde anlamı:

FAZiLET ::: Değer. Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece. Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet. (Zâta mahsus hasletin cem'i "fazâil" dir. Şecaat, in'am ve ihsan gibi, müteaddid meziyete dair faziletlerin cem'i "fevâzıl"dır.)

fazilet ::: (a. i. c. : fazâil) : 1) insanda iyilik etmiye ve fenalıktan çekinmiye olan devamlı ve değişmez istidat, güzel vasıf, insanın yaradılışındaki iyilik, iyi huy, erdem. 2) kadın adı.

fazîlet ::: üstün nitelik, meziyet.

FAZiLET ::: Fazîlet ehlinin değerini, ancak fazîlet ehli bilir. (Hadîs-i şerîf-Bostân-ül-Ârifîn)

Namazı cemâat ile kılmak, yalnız kılmaktan yirmi yedi derece daha fazîletlidir. (Hadîs-i şerîf-El-Fıkh alel Mezâhibi Erbe'a)

Dört halîfenin fazîlet ve üstünlükleri hilâfetteki sıralarına göredir. (İmâm-ı Gazâlî)

İlim sâhibleri, diğer mü'minlerden yedi yüz derece daha fazîletlidir. (İbn-i Abbâs)

İmâm-ı Şâfiî'ye bir mes'ele soruldu; sükût etti. "Niçin sustun?" dediklerinde; "Fazîletin sükûtta mı cevapta mı, nerede olduğunu anlayıncaya kadar sükûtu tercîh ettim" buyurdu. (İmâm-ı Gazâlî)

Hazret-i Ebû Bekr'in fazîleti; îmânda ve çok mal vermekte, nefsini bu yolda hizmetçi etmekte, en önde olması sebebiyledir. (İmâm-ı Rabbânî)

2. Farz ve vâciblerin hâricindeki nâfile ibâdetler yâni müstehâb ve sünnetler.

Din üç kısımdır: Emirler, yasaklar ve fazîletler. (Muhammed Rebhâmî)

Fazilet :::


  1. Erdem
    Örnek: Onun iyiliğini, faziletini, şan ve şerefini görmek benim saadetimdir. A. Gündüz

fazîlet ::: erdem

fâzilet ::: erdem , meziyet

fazîlet ::: ‬erdem

fazilet ::: (a. i. c. : fazâil) 1) insanda iyilik etmiye ve fenalıktan çekinmiye olan devamlı ve değişmez istidat, güzel vasıf, insanın yaradılışındaki iyilik, iyi huy, erdem. 2) kadın adı.

fazilet ::: erdem

FAZİLET :::

Değer. Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece. Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet. (Zâta mahsus hasletin cem'i "fazâil" dir. Şecaat, in'am ve ihsan gibi, müteaddid meziyete dair faziletlerin cem'i "fevâzıl"dır.)