fani ~ فانی
Redhouse Sözlüğü - fani ~ فانی maddesi. Sayfa: 1362 - Sira: 34
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü fani - فانی ingilizce anlamı, فانی - fani osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فانی - fani kelimesi nasıl geçiyor. fani osmanlıca nasıl yazılır. fani nedir, fani ne demek arapca yazılışı.
فانی means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فانی. فانی attoman turkish I mean, فانی What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فانی, Ottoman Turkish English Dictionary
فانی ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فانی تعني باللغة الإنجليزية. فانی ماذا يعني في اللغة العثمانية. فانی ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فانی
فانی چه کلمات انگلیسی چیست؟ فانی به معنای انگلیسی. فانی چه در زبان عثمانی بود. فانی به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فانی
fani ~ فانی güncel sözlüklerde anlamı:
FANi ::: Muvakkat, kaybolan, gelip geçici, devamlı olmayan, misâfir. (İnsan hangi bir şeye teveccüh ederse, onunla bağlanır ve onda fâni olur. İ.İ.)(Ey insanlar! Fâni, kısa, fâidesiz ömrünüzü; bâki, uzun, fâideli, meyvedâr yapmak ister misiniz? Madem istemek, insaniyetin iktizasıdır. Bâki-i Hakiki'nin yoluna sarfediniz. Çünkü: Bâkiye müteveccih olan şey, bekanın cilvesine mazhar olur. Madem, her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister, bekaya âşıktır ve mâdem bu fâni ömrü baki ömre tebdil eden bir çare var ve mânen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette insaniyeti sukut etmemiş bir insan o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeğe çalışacak ve tevfik-i hareket edecek. İşte o çâre budur: "Allah için işleyiniz. Allah için görüşünüz. Allah için çalışınız. Lillâh, Livechillâh Lieclillâh rızâsı dâiresinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları seneler hükmüne geçer. L.)
fânî ::: (a. s. fenâ'dan.) : 1) ölümlü. 2) muvakkat, geçici ["baki" zıddı]. 3) ihtiyar, yaşlı. Âlem-i fânî : fâni dünyâ. Pir-i fâni : pek yaşlı olan.
fânî ::: geçici, ölümlü.
FaNi ::: Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
(Yer) üzerinde bulunan her canlı fânîdir. (Rahmân sûresi: 26)
Fânî olanı ver ki, bâkî (sonsuz, devamlı) olanı alasın. (Erzurumlu İbrâhim Hakkı)
Âlemlerin hâdis olduğuna yâni sonradan yaratıldığına inanan, fânî olduklarına da inanır. Müslüman olmak için; maddelerin ve cisimlerin yâni her varlığın, yoktan var edilmiş olduklarına ve tekrar fânî olacaklarına inanmak lâzımdır. (Seyyid Şerîf Cürcânî)
Ey insanoğlu! Bu dünyâ fânîdir. Malı mülkü elde kalmaz. Ne kadar malın olsa murâd alamazsın. Âhiretten gâfil olma. Zîrâ gidişin dönüşü yoktur. Allahü teâlâdan başka işlere tutulmaktan kurtul. Devamlı kalacak işlerle meşgûl ol! (Akbıyık Sultan)
2. Tasavvufta Allahü teâlâdan başkasını unutan, bunların sevgisinden kurtulan kimse.
Dînin emirlerini en iyi şekilde yaparak süslenmek, ibâdetleri yapmakta ve yasaklardan kaçmakta kolaylık hâsıl olması; nefsin fânî olmasına bağlıdır. Bu da ancak, Ehl-i sünnet âlimlerini sevmek ve onların muhabbetini (sevgisini) kazanmakla olur. (İmâm-ı Rabbânî)
FaNi ::: Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
(Yer) üzerinde bulunan her canlı fânîdir. (Rahmân sûresi: 26)
Fânî olanı ver ki, bâkî (sonsuz, devamlı) olanı alasın. (Erzurumlu İbrâhim Hakkı)
Âlemlerin hâdis olduğuna yâni sonradan yaratıldığına inanan, fânî olduklarına da inanır. Müslüman olmak için; maddelerin ve cisimlerin yâni her varlığın, yoktan var edilmiş olduklarına ve tekrar fânî olacaklarına inanmak lâzımdır. (Seyyid Şerîf Cürcânî)
Ey insanoğlu! Bu dünyâ fânîdir. Malı mülkü elde kalmaz. Ne kadar malın olsa murâd alamazsın. Âhiretten gâfil olma. Zîrâ gidişin dönüşü yoktur. Allahü teâlâdan başka işlere tutulmaktan kurtul. Devamlı kalacak işlerle meşgûl ol! (Akbıyık Sultan)
2. Tasavvufta Allahü teâlâdan başkasını unutan, bunların sevgisinden kurtulan kimse.
Dînin emirlerini en iyi şekilde yaparak süslenmek, ibâdetleri yapmakta ve yasaklardan kaçmakta kolaylık hâsıl olması; nefsin fânî olmasına bağlıdır. Bu da ancak, Ehl-i sünnet âlimlerini sevmek ve onların muhabbetini (sevgisini) kazanmakla olur. (İmâm-ı Rabbânî)
fânî ::: ölümlü , geçici , yok olucu
fani ::: muvakkat , kaybolan , gelip geçici , devamlı olmayan , misafir
fânî ::: ölümlü
fânî ::: yok olucu
fânî ::: geçici
fânî ::: (a. s. fenâ'dan.) 1) ölümlü. 2) muvakkat, geçici [
fani ::: ölümlü
FANİ :::