Çağdaş Sözlük

zulm ~ ظل

Redhouse Sözlüğü - zulm ~ ظل maddesi. Sayfa: 1271 - Sira: 23

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü zulm - ظل ingilizce anlamı, ظل - zulm osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ظل - zulm kelimesi nasıl geçiyor. zulm osmanlıca nasıl yazılır. zulm nedir, zulm ne demek arapca yazılışı.

ظل means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ظل. ظل attoman turkish I mean, ظل What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ظل, Ottoman Turkish English Dictionary

ظل ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ظل تعني باللغة الإنجليزية. ظل ماذا يعني في اللغة العثمانية. ظل ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ظل

ظل چه کلمات انگلیسی چیست؟ ظل به معنای انگلیسی. ظل چه در زبان عثمانی بود. ظل به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ظل

zulm ~ ظل güncel sözlüklerde anlamı:

ZULM ::: (Zulüm) Haksızlık. * Eziyet, işkence. * Bir hakkı kendi yerinden başka bir yere koymak.( $ sırrınca: Dostların hataları, hizmetimizde bir nevi zulüm hükmüne geçtiği için, çabuk çarpılıyor. Şefkatli tokat yer, aklı varsa intibaha gelir. Düşman ise, hizmet-i Kur'âniyeye zıddiyeti, mümânaati, dalâlet hesabına geçer. Bilerek veya bilmiyerek hizmetimize tecavüzü, zendeka hesabına geçer. Küfür devam ettiği için, onlar ekseriyetle çabuk tokat yemiyorlar. Nasılki küçük kabahatleri işliyenlerin, nâhiyelerde cezaları verilir. Büyük kabahatleri de büyük mahkemelere gönderilir. Öyle de: Ehl-i imanın ve has dostların hükmen küçük hataları, çabuk onları temizlemek için kısmen dünyada ve sür'aten verilir. Ehl-i dalâletin cinayetleri, o kadar büyüktür ki: Kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, muktezâ-yı adalet olarak Alem-i Beka'daki Mahkeme-i Kübrâ'ya havale edildiği için, ekseriyetle burada cezaya çarpılmıyorlar.İşte Hadis-i Şerifte $ mezkûr hakikata dahi işaret ediyor. Yâni: Dünyada şu mü'min, kısmen kusuratından cezasını gördüğü için dünya onun hakkında bir dâr-ı cezadır. Dünya, onların saadetli âhiretlerine nisbeten bir zindan ve cehennemdir. Ve kâfirler, madem Cehennem'den çıkmıyacaklar. Hasenatlarının mükâfatlarını kısmen dünyada gördükleri ve büyük seyyiatları te'hir edildiği cihetle, onların âhiretine nisbeten dünya, cennetleridir. Yoksa mü'min bu dünyada dahi kâfirden manen ve hakikat nokta-i nazarında çok ziyade mes'uddur. Âdeta mü'minin imanı, mü'minin ruhunda bir cennet-i maneviye hükmüne geçiyor; kâfirin küfrü, kâfirin mahiyetinde manevî bir cehennemi ateşlendiriyor. L.)

zulm ::: zulüm, haksızlık.

zıll ::: gölge

zulm ::: eziyet , haksızlık , işkence , zulüm , cefa

zıll ::: ‬gölge

zulm ::: ‬cefa

zulm ::: eziyet

ZULM :::

(Zulüm) Haksızlık. * Eziyet, işkence. * Bir hakkı kendi yerinden başka bir yere koymak.( $ sırrınca: Dostların hataları, hizmetimizde bir nevi zulüm hükmüne geçtiği için, çabuk çarpılıyor. Şefkatli tokat yer, aklı varsa intibaha gelir. Düşman ise, hizmet-i Kur'âniyeye zıddiyeti, mümânaati, dalâlet hesabına geçer. Bilerek veya bilmiyerek hizmetimize tecavüzü, zendeka hesabına geçer. Küfür devam ettiği için, onlar ekseriyetle çabuk tokat yemiyorlar. Nasılki küçük kabahatleri işliyenlerin, nâhiyelerde cezalar