Çağdaş Sözlük

safha ~ صفحه

Redhouse Sözlüğü - safha ~ صفحه maddesi. Sayfa: 1178 - Sira: 33

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü safha - صفحه ingilizce anlamı, صفحه - safha osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte صفحه - safha kelimesi nasıl geçiyor. safha osmanlıca nasıl yazılır. safha nedir, safha ne demek arapca yazılışı.

صفحه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language صفحه. صفحه attoman turkish I mean, صفحه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish صفحه, Ottoman Turkish English Dictionary

صفحه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ صفحه تعني باللغة الإنجليزية. صفحه ماذا يعني في اللغة العثمانية. صفحه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية صفحه

صفحه چه کلمات انگلیسی چیست؟ صفحه به معنای انگلیسی. صفحه چه در زبان عثمانی بود. صفحه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت صفحه

safha ~ صفحه güncel sözlüklerde anlamı:

SAFHA ::: Aynı şey üzerinde görülen değişik hâllerden her biri. * Bir şeyin gözle görülen yüzlerinden her biri. * Kısım. * Bir şeyin düz yüzü. * El ayası. * Bir hâdisede birbiri ardınca görülen hâllerin beheri. * Yazılmış ve yazılabilir sahife.

safha ::: (a. i. c. : safahat) : 1) Bir şeyin düz yüzü. 2) bir cismin görünen tarafları. 3) yazılmış veya yazılabilir sahife. 4) ince, yassı, geniş cisim, levha; yufka. 5) bir hâdisede birbiri ardınca görülen hallerin her biri

Safha :::


  1. Evre
    Örnek: Gerçi sonradan, bu olayın şu son safhasını hatırladıkça çok defa gülmekten katılmışımdır. Y. K. Karaosmanoğlu

  2. Faz.

safha ::: aşama , sayfa , düz olan yüz

safha ::: ‬aşama

safha ::: düz olan yüz

safha ::: sayfa

safha ::: (a. i. c. : safahat) 1) Bir şeyin düz yüzü. 2) bir cismin görünen tarafları. 3) yazılmış veya yazılabilir sahife. 4) ince, yassı, geniş cisim, levha; yufka. 5) bir hâdisede birbiri ardınca görülen hallerin her biri

safha ::: merhale, mertebe

SAFHA :::

Aynı şey üzerinde görülen değişik hâllerden her biri. * Bir şeyin gözle görülen yüzlerinden her biri. * Kısım. * Bir şeyin düz yüzü. * El ayası. * Bir hâdisede birbiri ardınca görülen hâllerin beheri. * Yazılmış ve yazılabilir sahife