sahih ~ صحيح
Redhouse Sözlüğü - sahih ~ صحيح maddesi. Sayfa: 1169 - Sira: 31
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü sahih - صحيح ingilizce anlamı, صحيح - sahih osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte صحيح - sahih kelimesi nasıl geçiyor. sahih osmanlıca nasıl yazılır. sahih nedir, sahih ne demek arapca yazılışı.
صحيح means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language صحيح. صحيح attoman turkish I mean, صحيح What is the meaning of the word, what does it mean in turkish صحيح, Ottoman Turkish English Dictionary
صحيح ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ صحيح تعني باللغة الإنجليزية. صحيح ماذا يعني في اللغة العثمانية. صحيح ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية صحيح
صحيح چه کلمات انگلیسی چیست؟ صحيح به معنای انگلیسی. صحيح چه در زبان عثمانی بود. صحيح به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت صحيح
sahih ~ صحيح güncel sözlüklerde anlamı:
SAHiH ::: Fık: Rükünleri ve şartları tamam olan herhangi bir ibâdet ve muâmele. * Hâlis, kusursuz, şüphesiz. * Edb: Gerek söz bakımından ve gerek mânâca noksanları bulunmayan ifade. * Gr: Kelimenin kök harfleri (Huruf-u asliye) : 1- Hemzeden; 2- İki aynı harf yanyana geldiği zaman, yalnız biri yazılıp üzeri şeddelenmekten; 3- Harf-i illet "vay-ye" ve bunlardan dönen "elif"den sâlim bulunursa kelime sahih olur.
SAHiH ::: Bir amelin, ibâdetin sahîh olması başkadır, kabûl olması başkadır. İbâdetlerin sahîh olmaları için, kendilerine mahsûs şartları, farzları vardır. Bunlardan biri noksan olursa, o ibâdet sahîh yapılmış, yerine getirilmiş olmaz. Cezâsından, azâbından kurtulunamaz. Sahîh olup da kabûl olmayan ibâdet için, azâb yapılmaz ise de, o ibâdetin sevâbına kavuşulamaz. İbâdetin kabûl olması için önce sahîh olması, sonra şu dört şartın bulunması da lâzımdır: İlim, niyet, hulûs yâni ihlâs ve kul hakkına riâyet. İmâm-ı Rabbânî rahmetullahi aleyh şöyle buyurmaktadır: "Bir kimse, peygamberin ameli gibi amel yapsa fakat üzerinde yarım dank (yâni çok az) kul borcu olsa, bunu ödemedikçe, Cennet'e giremez." (Abdülhakîm Arvâsî)
Sahih :::
- Gerçek, doğru, sağın, hakiki
Örnek: Gazeteler bir şey yazmadılar, bize resmî, sahih hiçbir malumat vermiyorlar. M. Ş. Esendal
Sahih ::: gerçek, düzgün, doğru, legal, hukuka uygun
sahîh ::: doğru
sahih ::: gerçek , doğru , sağlam
sahih ::: doğru
sahih ::: gerçek
Sahih ::: Sıhhatli; gerçek; düzgün; doğru; legal; hukuka uygun
sahih ::: doğru, gerçek
sahih :::
SAHİH :::