Çağdaş Sözlük

şöhret ~ شهرت

Redhouse Sözlüğü - şöhret ~ شهرت maddesi. Sayfa: 1143 - Sira: 34

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü şöhret - شهرت ingilizce anlamı, شهرت - şöhret osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte شهرت - şöhret kelimesi nasıl geçiyor. şöhret osmanlıca nasıl yazılır. şöhret nedir, şöhret ne demek arapca yazılışı.

شهرت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language شهرت. شهرت attoman turkish I mean, شهرت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish شهرت, Ottoman Turkish English Dictionary

شهرت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ شهرت تعني باللغة الإنجليزية. شهرت ماذا يعني في اللغة العثمانية. شهرت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية شهرت

شهرت چه کلمات انگلیسی چیست؟ شهرت به معنای انگلیسی. شهرت چه در زبان عثمانی بود. شهرت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت شهرت

şöhret ~ شهرت güncel sözlüklerde anlamı:

şöHRET ::: Ad yapma. Ün. Şân. * Hadis ilminde: Meşhur hadis mânasında kullanılır.(Ey şân ve şerefi, nam ve şöhreti isteyen adam! Gel, o dersi benden al. Şöhret ayn-i riyâdır. Ve kalbi öldüren zehirli bir baldır. Ve insanı insanlara abd ve köle yapar. O belâ ve musibete düşersen $ de, o belâdan kurtul. M.N.)

şöhret ::: (a. i.) : 1) ün, ad yapma. 2) ad, san.

şöhret-i âfâk ::: her tarafça meşhur. şöhret-i kâzibe : yalancı şöhret.

şöhret ::: ün, tanınırlık.

şöHRET ::: Mal ve şöhret hırsının insana yapacağı zarar, iki aç kurdun, bir koyun sürüsüne girdiği zaman yaptıkları zarardan daha çoktur. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)

Bir kimse, dünyâda şöhret elbisesi giyerse, Allahü teâlâ ona kıyâmet günü aynı elbiseyi giydirerek kötü şöhretle teşhir eder ve nihâyet onu ateş alır. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)

Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; "Din ve dünyâ işlerinde iyi tanınarak parmakla gösterilmek, bir kimseye zarar olarak yetişir. Bu zarardan ancak Allahü teâlânın koruduğu kurtulabilir" buyurdu. Bunun için şöhret sâhibi olmaktan çok korkmalı, titremeliyiz. (İmâm-ı Rabbânî)

Tevâzu'un başı, bir müslüman ile yolda karşılaşırsan ilk önce selâmı senin vermen, bir mecliste en geride oturmaya râzı olman ve şöhretten uzak durmandır. (Hazret-i Ömer-ül-Fârûk)

Ey oğul! Her hâlinde ilim, edeb ve takvâ üzere ol. İslâm âlimlerinin kitaplarını oku. Fıkıh ve hadîs öğren. Câhil tarîkatçılardan sakın. Şöhret yapma. Şöhrette âfet vardır. (Abdülhâlık Goncdüvânî)

Şöhret için vâz vermek, nasîhat etmek, kitap yazmak riyâ (gösteriş) olur. (Ali bin Emrullah)

Şöhreti seven kimse, Allah'tan korkmaz. (Bişr-i Hâfî)

Şöhret :::


  1. Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ün
    Örnek: Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı. R. H. Karay

  2. Tanınmış, ünlü kimse
    Örnek: Bu salonda hepsini ilk defa gördüğüm altı şöhret var. Y. Z. Ortaç

şöhret ::: ün , şan

şöhret ::: ‬ün

şöhret ::: ad, san, şan, ün

ŞÖHRET :::

Ad yapma. Ün. Şân. * Hadis ilminde: Meşhur hadis mânasında kullanılır.(Ey şân ve şerefi, nam ve şöhreti isteyen adam! Gel, o dersi benden al. Şöhret ayn-i riyâdır. Ve kalbi öldüren zehirli bir baldır. Ve insanı insanlara abd ve köle yapar. O belâ ve musibete düşersen $ de, o belâdan kurtul. M.N.)