Çağdaş Sözlük

sema ~ سماع

Redhouse Sözlüğü - sema ~ سماع maddesi. Sayfa: 1076 - Sira: 13

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü sema - سماع ingilizce anlamı, سماع - sema osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte سماع - sema kelimesi nasıl geçiyor. sema osmanlıca nasıl yazılır. sema nedir, sema ne demek arapca yazılışı.

سماع means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language سماع. سماع attoman turkish I mean, سماع What is the meaning of the word, what does it mean in turkish سماع, Ottoman Turkish English Dictionary

سماع ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ سماع تعني باللغة الإنجليزية. سماع ماذا يعني في اللغة العثمانية. سماع ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية سماع

سماع چه کلمات انگلیسی چیست؟ سماع به معنای انگلیسی. سماع چه در زبان عثمانی بود. سماع به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت سماع

sema ~ سماع güncel sözlüklerde anlamı:

SEMA ::: Gök yüzü. Asuman. Gök. * Her şeyin sakfı. * Gölgelik. * Bulut ve emsali örtü.(Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) şöyle rivayet olunmuştur. Sema'ya uruç buyurdukları zaman kale burçları gibi bir mevkide bir takım melâike görmüştü. Bunlar birbirlerinin yüzüne doğru, mütekabilen yürüyüp gidiyorlardı. Bunlar nereye gidiyorlar diye Resul-i Ekrem (A.S.M.) Cebrâil'e (A.S.) sordu. Cebrâil: Bilmiyorum. Ancak yaratıldığımdan beri ben bunları görürüm ve evvel gördüğümün bir tânesini bir daha görmem dedi. Onlardan birine, ikisi birden: "Sen ne zaman halk olundun" diye sordular. O da: "Bilmiyorum. Ancak Cenab-ı Hak her dörtyüz bin senede bir yıldız halk eder. Ben yaratıldığımdan beri de dörtyüz bin yıldız halk etti" diye cevap verdi. Melâikenin kesretini ve kudret-i ezeliyenin vüs'at-ı tecelliyatını anlamalı... E.T.)

semâ' ::: (a. i.) : 1) işitme, duyma. 2) mevlevî âyinlerinde tarikat mensuplarının cezbe haliyle ayakta dönmesi, zikretmesi, (bkz. : mukabele).

semâ-i râh ::: tas. yolda yapılan semâ. [mevlevî tâbirlerindendir]

Sim’a ::: (a. i.) : çalgı dinleme; çalgılı tören.

sîm-âb ::: (f. i.) : cıva. (bkz. : zîbak).

Sema :::


  1. Gök, gökyüzü, felek
    Örnek: Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi. H. C. Yalçın

  2. İşitme, duyma.

  3. Mevlevi dervişlerinin ney, nısfiye vb. çalgılar eşliğinde, kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin.

  4. Gökyüzü.

semâ ::: gök , gökyüzü , asuman

semâ ::: ‬gökyüzü

sema ::: gök, gökyüzü

SEMA :::

Gök yüzü. Asuman. Gök. * Her şeyin sakfı. * Gölgelik. * Bulut ve emsali örtü.(Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) şöyle rivayet olunmuştur. Sema'ya uruç buyurdukları zaman kale burçları gibi bir mevkide bir takım melâike görmüştü. Bunlar birbirlerinin yüzüne doğru, mütekabilen yürüyüp gidiyorlardı. Bunlar nereye gidiyorlar diye Resul-i Ekrem (A.S.M.) Cebrâil'e (A.S.) sordu. Cebrâil: Bilmiyorum. Ancak yaratıldığımdan beri ben bunları görürüm ve evvel gördüğümün bir tânesini bir daha görmem dedi. Onlardan birine, iki