Çağdaş Sözlük

sefer ~ سفر

Redhouse Sözlüğü - sefer ~ سفر maddesi. Sayfa: 1061 - Sira: 40

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü sefer - سفر ingilizce anlamı, سفر - sefer osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte سفر - sefer kelimesi nasıl geçiyor. sefer osmanlıca nasıl yazılır. sefer nedir, sefer ne demek arapca yazılışı.

سفر means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language سفر. سفر attoman turkish I mean, سفر What is the meaning of the word, what does it mean in turkish سفر, Ottoman Turkish English Dictionary

سفر ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ سفر تعني باللغة الإنجليزية. سفر ماذا يعني في اللغة العثمانية. سفر ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية سفر

سفر چه کلمات انگلیسی چیست؟ سفر به معنای انگلیسی. سفر چه در زبان عثمانی بود. سفر به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت سفر

sefer ~ سفر güncel sözlüklerde anlamı:

SEFER ::: (Safer) Arabi ayların ikincisinin ismi.

SEFER ::: Yolculuk. * Muharebe. Harb. Muharebeye hazır bulunma hali. * Def'a, kerre. * Fık: Muayyen bir mesafeye gitmek. (Bak: Mukim)

sefer ::: (a. i. c. : esfâr) : arabî aylarının ikincisi [yılbaşı Muharrem olmak îtibâ-riyle]

sefer ::: (a. i. c. : esfâr) : 1) yolculuk. 2) savaşa gitme. 3) savaş. 4) askerin savîaş hâlinde veya savaşa hazır bulunması hâli. 5) defa, kerre, kez.

sefer in'âmı ::: ask. tar. harb dolayısiyle Yeniçeri ocağı asker ve subaylarına verilen bahşiş.

sifr ::: (a. i. c. : esfâr) : 1) yazılı şey; kitap, cüz; mektup. 2) tevrâtın beş kitabından her biri.

SEFER ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

... Sizden biriniz hasta yâhut seferde olursa, bu hâldeki oruçlarını sonra tutsun. (Bekara sûresi: 185)

Sizden birisi sefere çıktığında kardeşlerine vedâ etsin. Zîrâ Allahü teâlâ onların duâları sebebiyle o kimse için bereket ihsân eder. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)

Seferde kavmin seyyidi (efendisi) onlara hizmet edendir. Hizmette önde olanın fazîletini, şehîdlik müstesnâ, kimse hiçbir şeyde bulamaz. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)

2. Harbe gitme, savaş.

Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Eğer (dâvet olundukları şey) yakın (ve dünyevî) bir menfaat, orta bir sefer olsaydı elbette senin arkana düşerlerdi. Lâkin o meşakkatli mesâfe (Tebük seferi) onlara uzak geldi. Bununla berâber "Eğer gücümüz yetseydi sizinle berâber sefere çıkardık" diye Allah'a yemin edeceklerdir. Bunlar (bu sûretle) kendilerini helâke sürüklerler. Allah biliyor ki, onlar hiç şüphesiz ve muhakkak yalancıdırlar. (Tevbe sûresi: 42)

Sefer :::


  1. Yolculuk
    Örnek: Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Nice seneler geçti dönen yok seferinden. Y. K. Beyatlı

  2. Genellikle ülke dışına yapılan askerî harekât, savaşa gitme, savaş.

  3. Kez, yol, defa
    Örnek: Bu sefer ben söylüyorum, tekrar ediyorum. R. H. Karay

sefer ::: yolculuk , savaş , muharebe , kez

sefer ::: ‬yolculuk

sefer ::: savaş

sefer ::: kez

sefer ::: (a. i. c. : esfâr) arabî aylarının ikincisi [yılbaşı Muharrem olmak îtibâ-riyle]

sifr ::: (a. i. c. : esfâr) 1) yazılı şey; kitap, cüz; mektup. 2) tevrâtın beş kitabından her biri.

sefer ::: defa, kere, kez, savaş, yol

SEFER :::

Yolculuk. * Muharebe. Harb. Muharebeye hazır bulunma hali. * Def'a, kerre. * Fık: Muayyen bir mesafeye gitmek. (Bak: Mukim