Çağdaş Sözlük

saat ~ سعت

Redhouse Sözlüğü - saat ~ سعت maddesi. Sayfa: 1059 - Sira: 17

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü saat - سعت ingilizce anlamı, سعت - saat osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte سعت - saat kelimesi nasıl geçiyor. saat osmanlıca nasıl yazılır. saat nedir, saat ne demek arapca yazılışı.

سعت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language سعت. سعت attoman turkish I mean, سعت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish سعت, Ottoman Turkish English Dictionary

سعت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ سعت تعني باللغة الإنجليزية. سعت ماذا يعني في اللغة العثمانية. سعت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية سعت

سعت چه کلمات انگلیسی چیست؟ سعت به معنای انگلیسی. سعت چه در زبان عثمانی بود. سعت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت سعت

saat ~ سعت güncel sözlüklerde anlamı:

SAAT ::: Bir günün yirmi dörtte biri, saat. Zaman, vakit. Muayyen, belli bir vakit. Altmış dakikalık zaman. * Kıyâmet.

SAAT ::: Saatler. Vakitler.

sâat ::: (a. i. c. : sâât) : 1) saat. 2) vakit, zaman 3) muayyen vakit. 4) kıyamet. Eşrât-ı sâat : kıyamet alâmetleri. Eşref-i sâat : uğurlu zaman.

sâat-i hakikî ::: astr. Güneş'ten irtifa alınmak suretiyle bulunan saat ki, bu, ölçünün yapıldığı mahallin hakikî saatidir.

sâat-i muhtar ::: uğurlu vakit.

sâat-i nücûmî ::: astr. bir yıldızın i'tidâl-i rebîî noktasından veya mahallin nısf-ün-nehâr'ından (meridiyen) arka arkaya iki geçişi arasındaki zamanın 24 de biri : (cideral time).

sâat-i vasati ::: astr. hakîkî Güneş'e tabî olmamak üzere muntazam hareket ettiği tasavvur olunan mevhum bir güneşin, mahallin nısf-ün-nehâr'ından (meridiyen) arka arkaya iki -defa geçişi arasındaki zamanın 24 de biri. (mean time).

saat zaviyesi ::: astr. her hangi bir yıldızın saat zaviyesi, o yıldızın mürûr-i ulyâ'dan nısf-ün-nehar (meridiyen) dâiresine kadar hareketi sırasında meydana gelen açının saat cinsinden ifadesidir. (1 saat 15 derecedir) (bkz. : mürûr-i ulyâ).

sâât ::: (a. i. sâat'in c.) : saatler.

SaAT ::: Gecenin on iki kısmından bir kısmını (bir saat kadar) ihyâ etmek (ibâdetle geçirmek), bütün geceyi ihyâ etmek olur. Yaz ve kış geceleri için hep böyledir. (İmâm-ı Nevevî)

Fıkıh kitablarında saat demek, bir miktâr zaman demektir. (Mahmûd bin Muhammed Buhârî)

İkindi namazından sonra öyle bir saat vardır ki, o vakitte, amellerin en iyisine yapışmak gerektir. O saatte amellerin en iyisi muhâsebedir. Muhâsebe; gece ve gündüzün bütün saatleri içinde, insanın yaptıklarını gözden geçirmesi, ibâdet ve günâhtan payına düşenleri ayıklaması, iyiliklerine şükr, kötülüklerine tövbe, istiğfâr etmesidir. (Ali bin Hüseyin)

2. Kıyâmet.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Bilakis sâat onlara asıl vâd edilendir ve o sâat cidden çok zor ve acıdır. (Kamer sûresi: 46)

Sana sâatten onun ne zaman gelip çatacağından soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. (A'râf sûresi: 187)

Saat :::


  1. Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
    Örnek: Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker. R. N. Güntekin

  2. Vakit, zaman
    Örnek: Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar. M. Ş. Esendal

  3. Bir işin yapıldığı belli bir zaman.

  4. Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
    Örnek: Kolundaki krom saate göz attı. R. H. Karay

  5. Sayaç.

saat ::: saat , zaman , kıyamet

sâât ::: (a. i. sâat'in c.) saatler.

sâat ::: saat

saat ::: sayaç, vakit, zaman

SAAT :::

Saatler. Vakitler