Çağdaş Sözlük

saz ~ ساز

Redhouse Sözlüğü - saz ~ ساز maddesi. Sayfa: 1027 - Sira: 12

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü saz - ساز ingilizce anlamı, ساز - saz osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ساز - saz kelimesi nasıl geçiyor. saz osmanlıca nasıl yazılır. saz nedir, saz ne demek arapca yazılışı.

ساز means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ساز. ساز attoman turkish I mean, ساز What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ساز, Ottoman Turkish English Dictionary

ساز ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ساز تعني باللغة الإنجليزية. ساز ماذا يعني في اللغة العثمانية. ساز ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ساز

ساز چه کلمات انگلیسی چیست؟ ساز به معنای انگلیسی. ساز چه در زبان عثمانی بود. ساز به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ساز

saz ~ ساز güncel sözlüklerde anlamı:

SAZ ::: f. (Sâhten: Yapmak mastarından emir köküdür) Eden, yapan, uyduran, düzen mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Evham-saz $ : Evham veren.

SAZ ::: f. Kamış. * Bir çalgı âleti. * Takım, silâh, edevat. * Ustalık. * At takımı. * Düzen, tertip, sıra. * Öğrenme. * Kuvvet, kudret. * Menfaat. * Benzer, misil, eş. * Hile.

"); sâz ::: (f. i.) : 1) mür. çalgı. 2) silâh. 3) at takımı. 4) sıra, düzen. 5) kuvvet, kudret. 6) öğrenme. 7) ustalık. 8) hîle. 9) eş, benzer. 10) menfaat.

-sâz ::: (f. s.) : "yapan, uyduran, düzen" mânâlarına gelerek *birleşik kelimeler yapar. Çâre-saz : çâre bulan. Hâtır-sâz : hatır, gönül yapı-cı. Nâ-sâz : münasebetsiz, uygunsuz.

Saz :::


  1. Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince kamış, hasır otu, kiliz, kofa
    Örnek: Köyün saz kaplı, karanlık çökmüş damlarına seslendi. H. E. Adıvar

  2. Bu kamıştan yapılmış.

  3. Her tür müzik aracı, çalgı.

  4. Türk halk müziğinde bağlama, cura, tar vb. mızraplı çalgıların genel adı.

  5. Türk halk müziğinde kullanılan, gövdesi ağaçtan oyularak yapılmış, telli, uzun saplı çalgı, bağlama
    Örnek: İnce ve yüksek bir sanat eseri olan saz da milliyetimizin bir hususiyetidir. A. Ş. Hisar

  6. Birden çok çalgının bulunduğu takım.

  7. Çalgılı eğlence yeri.

sâz ::: enstrüman , saz

saz ::: ‬enstrüman

saz ::: saz

sâz ::: (f. i.) 1) mür. çalgı. 2) silâh. 3) at takımı. 4) sıra, düzen. 5) kuvvet, kudret. 6) öğrenme. 7) ustalık. 8) hîle. 9) eş, benzer. 10) menfaat.

-sâz ::: (f. s.) yapan, uyduran, düzen

saz ::: bağlama, çalgı, kamış

SAZ :::

f. Kamış. * Bir çalgı âleti. * Takım, silâh, edevat. * Ustalık. * At takımı. * Düzen, tertip, sıra. * Öğrenme. * Kuvvet, kudret. * Menfaat. * Benzer, misil, eş. * Hile