riyazet ~ ريازت
Redhouse Sözlüğü - riyazet ~ ريازت maddesi. Sayfa: 997 - Sira: 28
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü riyazet - ريازت ingilizce anlamı, ريازت - riyazet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ريازت - riyazet kelimesi nasıl geçiyor. riyazet osmanlıca nasıl yazılır. riyazet nedir, riyazet ne demek arapca yazılışı.
ريازت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ريازت. ريازت attoman turkish I mean, ريازت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ريازت, Ottoman Turkish English Dictionary
ريازت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ريازت تعني باللغة الإنجليزية. ريازت ماذا يعني في اللغة العثمانية. ريازت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ريازت
ريازت چه کلمات انگلیسی چیست؟ ريازت به معنای انگلیسی. ريازت چه در زبان عثمانی بود. ريازت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ريازت
riyazet ~ ريازت güncel sözlüklerde anlamı:
RiYAZET ::: Nefsi kırma. Fani şeylerden nefsini çekerek kanaat içinde yaşamak. * Bir hastalıktan dolayı veya nefsini terbiye maksadıyla çok yemek ve içmeyi terkederek faydalı fikirlerle, ibadet ve ilimle meşgul olmak. Az gıda ile yaşamak. * İdman.
riyazet ::: (a. i.) : nefsi kırma, dünyâ lezzetlerinden ve rahatından sakınma, perhizle, kanaatle yaşama. riyâzet-i bedeniyye : cimnastik.
riyâzet ::: nefsi ıslah için az gıda ile yaşama.
RiYaZET ::: Riyâzet, verâ ve takvâ ile olur. Takvâ, haramlardan sakınmaktır. Verâ, haramlarla birlikte, mübâhları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan sakınmaktır. (Muhammed Hâdimî)
Peygamberlik için, insanda riyâzet ve mücâhede gibi bâzı şartların bulunması veya buna elverişli olarak doğmak lâzım değildir. Allahü teâlâ, dilediğini seçerek, bunu ihsân eder. O, her şeyi bilir ve en iyisini yapar. (Seyyid Şerîf Cürcânî)
İnsanlar, riyâzet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar. Hâlbuki dînimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nâfile oruç tutmaktan daha güç ve daha faydalıdır. Bir kimsenin önüne lezetli tatlı yemekler konsa, iştihâsı olduğu hâlde ve hepsini yemek istediği hâlde, dînimizin emrettiği kadar yiyip, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyâzettir ve diğer riyâzetlerden çok üstündür. Bir kimse, bin sene ibâdet etse ve sıkıntılı riyâzetler çekse ve sıkı mücâhede (nefse zor gelen şeyler) yapsa, eğer bir Peygamber-i zî-şâna uymamış ise, bütün bu çalışmalarının bir arpa kadar kıymeti olmaz. Çölde görülen serâb gibi, hiçbir şeye yaramaz. (İmâm-ı Rabbânî)
Bizim yolumuz riyâzet ve mücâhede çekme yolu değildir. Bizim yolumuz sohbet (berâber olma) yoludur. (İmâm-ı Rabbânî)
Çok açlık ve çok uykusuzluk dimağı yorar. Hakîkatleri ve ince bilgileri anlamağı önler. Bunun için riyâzet çekenlerin keşifleri hatâlı olur. (Ubeydullah-ı Ahrâr)
Riyâzet ve nefsle mücâhede, hârika ve kerâmeti arttırır. Evliyânın sohbeti ise, kalbe zikri (Allahü teâlâyı hatırlamayı) yerleştirir. Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine uymayı kolaylaştırır. (Seyfeddîn-i Fârûkî)
Rub'-ı dâire tahtasının bir yüzüne Rub'-ı mukantara, diğer yüzüne de Rub'-ı müceyyeb denir. Rub'-ı dâire tahtası İslâm âleminde dördüncü hicrî asırdan beri kullanıla gelmiştir. (Ahmed Ziyâ Bey)
Riyazet :::
- Nefsin isteklerini kırma
Örnek: Karargâhta âdeta bir manastır hayatının riyazeti içinde yaşıyorduk. H. E. Adıvar
riyâzet ::: nefsinin isteklerine boyun eğmeden yaşama , nefsi kırma
riyâzet ::: nefsinin isteklerine boyun eğmeden yaşama
riyazet ::: (a. i.) nefsi kırma, dünyâ lezzetlerinden ve rahatından sakınma, perhizle, kanaatle yaşama. riyâzet-i bedeniyye : cimnastik.
RİYAZET :::