Çağdaş Sözlük

delalet ~ دلالت

Redhouse Sözlüğü - delalet ~ دلالت maddesi. Sayfa: 911 - Sira: 2

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü delalet - دلالت ingilizce anlamı, دلالت - delalet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte دلالت - delalet kelimesi nasıl geçiyor. delalet osmanlıca nasıl yazılır. delalet nedir, delalet ne demek arapca yazılışı.

دلالت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language دلالت. دلالت attoman turkish I mean, دلالت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish دلالت, Ottoman Turkish English Dictionary

دلالت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ دلالت تعني باللغة الإنجليزية. دلالت ماذا يعني في اللغة العثمانية. دلالت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية دلالت

دلالت چه کلمات انگلیسی چیست؟ دلالت به معنای انگلیسی. دلالت چه در زبان عثمانی بود. دلالت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت دلالت

delalet ~ دلالت güncel sözlüklerde anlamı:

DELALET ::: Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret.

delâlet ::: (a. i. c. : delâlât) : 1) gösterme, yol gösterme, kılavuzluk, alâmet olma. 2) iz, işaret.

delâlet ::: delil olma, yol gösterme.

Delâlet ::: Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir:
Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
Delâlet-i vaz’iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin yağmuru anımsatması gibi.
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü, eserin yayıncısını, kainatın Allah’ı anımsatması gibi.
Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu da üçe ayrılır:
Delâlet-i mutabıkiye (Uygunluk): Sözün, ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi.
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme, evden oda gibi.
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık, gönlü geniş, ağzı sıkı gibi.

delâlet ::: delil olma , yol gösterme , delillik , yol göstermek

delâlet ::: ‬delillik

delâlet ::: yol gösterme

delâlet ::: (a. i. c. : delâlât) 1) gösterme, yol gösterme, kılavuzluk, alâmet olma. 2) iz, işaret.

Delalet ::: Gösterme, yol gösterme, kılavuzluk, iz, işaret, aracılık.

Delâlet ::: Gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık

Delâlet ::: Gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık

delalet ::: aracılık, işaret, iz, vasıtacılık

delalet :::

delâlet - gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık

DELALET :::

Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret