Çağdaş Sözlük

hand ~ خند

Redhouse Sözlüğü - hand ~ خند maddesi. Sayfa: 866 - Sira: 24

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü hand - خند ingilizce anlamı, خند - hand osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte خند - hand kelimesi nasıl geçiyor. hand osmanlıca nasıl yazılır. hand nedir, hand ne demek arapca yazılışı.

خند means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language خند. خند attoman turkish I mean, خند What is the meaning of the word, what does it mean in turkish خند, Ottoman Turkish English Dictionary

خند ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ خند تعني باللغة الإنجليزية. خند ماذا يعني في اللغة العثمانية. خند ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية خند

خند چه کلمات انگلیسی چیست؟ خند به معنای انگلیسی. خند چه در زبان عثمانی بود. خند به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت خند

hand ~ خند güncel sözlüklerde anlamı:

Hand :::


  1. (f.) elle vermek; el vermek; (den.) yelkeni istinga edip sarmak. hand down nesilden nesile devretmek; karar vermek . hand in yetkili bir kimseye vermek. hand it to argo haklı olarak övmek. hand on babadan oğula geçirmek; başkasına vermek. hand out dağıtmak. hand over vermek, devretmek, teslim etmek.

  2. (i.) el; el gibi uzuv (maymun ayağı, şahin pençesi, Istakoz kıskacı); kudret, yetki, salahiyet; parmak, işe karışma; maharet, hüner; el yazısı, imza; yardım; usta; yetki sahibi kimse; işçi, amele; taraf, yan; saat yelkovanı veya akrebi; atın yüksekliğini öIçmeye mahsus bir öIçü (on santimetre); alkış; iskambil el, sıra; oyun; hevenk; tütün yaprağı demeti. hand and foot bütün isteklerini karşılamak üzere, el pençe divan. hands down parmağını kıpırdatmadan, ko laylıkla. hand glass el aynası; el büyüteci . hand grenade el bombası. hand in glove with... ile çok yakın ilişkisi olan. hand in hand el ele. hand loom el tezgahı. Hands off ! Dokunma ! Elini sürme ! Bırak ! hand organ latarna. hand running (k.dili) sıra ile, arkası kesilmeden. hand to hand göğüs göğüse, yumruk yumruğa . handtomouth (s.) kıt kanaat geçinen; ihtiyatsız, çok müsrif. Hands up ! Eller yukarı ! Davranma ! a heavy hand sertlik zulüm. all hands (den.), tekmil tayfa. an old hand at tecrübeli, usta, ehil, kurt. at first hand doğrudan doğruya, birinci elden, asıl yerinden. at hand yakın, yanında, el altmda . be on one's hands (görev veya sorumluluk) omuzlarında olmak; elinde kalmak. by hand el ile. change hands el değiştirmek ,başkasının eline geçmek. clean hands suçsuzluk, masumluk. eat out of one's hand bir kimsenin elinden yemek; bir kimsenin fikirlerini kabul edip ona uymak; bir kimsenin dalkavuğu olmak. force one's hand zorla yaptırmak; bir kimseyi yapacağnı açığa vurmaya mecbur etmek. from hand to hand elden ele. give one's hand to bir kimse ile evlenmeyi kabul etmek. have a hand in it bir işle ilgisi olmak, bir işin içinde parmağı olmak. have one's hands full fazla meşgul olmak , zor başa çıkmak; başka işe vakti olmamak. in hand elde; hazırlanmakta; kontrol altında, gözaltında. in one's hands uhdesinde, elinde. keep one's hand in hünerini kaybetmemek; üstünde devamlı çaIışmak. Iay hands on el atmak, tecavüz etmek, yakalamak; takdis etmek, kutsamak. Iend veya give a hand yardım etmek, elini uzatmak. near at hand yakınında, yanı başında. off one's hands elinden çıkmış, sorumluluğu dışında. on all hands her taraftan. on hand elde; hazır, mevcut. on the one hand, on the other hand diğer taraftan. out of hand hemen, birdenbire; elden çıkmış, kontrolsüz. second hand sa- niye ibresi. show one's hand niyetini açığa vurmak. take in hand girişmek, üstüne almak. throw up one's hand ümitsizce bırakmak. turn one's hand to something bir işi ele almak. upper hand üstünlük wash one's hands of sorumluluğu üzerinden atmak, sıyrılmak. with a high hand zorbalıkla, kaba güçle.