haber ~ خبر
Redhouse Sözlüğü - haber ~ خبر maddesi. Sayfa: 829 - Sira: 44
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü haber - خبر ingilizce anlamı, خبر - haber osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte خبر - haber kelimesi nasıl geçiyor. haber osmanlıca nasıl yazılır. haber nedir, haber ne demek arapca yazılışı.
خبر means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language خبر. خبر attoman turkish I mean, خبر What is the meaning of the word, what does it mean in turkish خبر, Ottoman Turkish English Dictionary
خبر ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ خبر تعني باللغة الإنجليزية. خبر ماذا يعني في اللغة العثمانية. خبر ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية خبر
خبر چه کلمات انگلیسی چیست؟ خبر به معنای انگلیسی. خبر چه در زبان عثمانی بود. خبر به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت خبر
haber ~ خبر güncel sözlüklerde anlamı:
HABER ::: Hâriçten insanın fikrine intikal eden ilim. * Yeni havadis. Ağızdan ağıza nakledilen söz. * Peyam. Peygam. Nebe'. İlim ve malumat. Bilgi. * Hadis, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm'ın sözü. * Edb: Hâdiseyi bildiren fiil veya cümle. * Gr: Müsned. Mübtedanın mukabili. Bir isme yakıştırılan sıfat. Allah büyüktür cümlesinde: Allah, mübteda; büyüktür, onun haberidir. Bu, mübteda ise beraber tam bir cümle teşkil eden; merfu' bir isim, fiil veya cümle olabilir. (Bak: Müsned)
HABER ::: Berelenme, yaralanma. Çürüme.
haber ::: (a. i. c. : ahbâr) : 1) son ve yeni havadis, bilgi. 2) ağızdan ağıza dolaşan söz. haber-i kâzib : yalan haber.
haber-i sâdık ::: doğru haber. 3) hadîs, Peygamberimizin sözü.
haber-i mütevâtir ::: birçoklarının birçokları vâsıtasiyle rivayet ettikleri hadîs-i şerifler.
haber-i meşhur ::: bir veya birkaç kişiden birçoklarına söylenerek böylece sürüp giden hadîs-i şerif.
haber-i vâhid ::: haber-i mütevâtir ve haber-i meşhur kadar yayggın olarak gelmiş bulunan hadîs-i şerîf. 4) gr. isim cümlelerinde * yüklem.
haber ::: (a. i.) : çürüme; berelenme.
haber ::: yeni duyulan bilgi.
HABER ::: 1. Sünnet, hadîs-i şerîf.
Şüyû bulma (herkesçe duyulma, yayılma bilinme) derecesine göre haber; ya mütevâtir (Resûlullah efendimizden, birçok kimsenin rivâyet ettiği hadîs), ya meşhûr (ilk zamanda bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan hadîs), ya müstefîz (söyliyenleri üçten çok olan hadîs), ya garîb (yalnız bir kimsenin bildirdiği hadîs), yâhut da azîz (iki veya üç kimsenin naklettiği hadîs) olur. (İmâm-ı Süyûtî)
Her hadîs-i şerîf haberdir ancak her haber hadîs-i şerîf değildir. (İmâm-ı Süyûtî)
Haberde "Tövbekârlarla sohbet edin, zîrâ onların kalbleri daha yumuşaktır" diye vârid olmuştur (gelmiştir). (İmâm-ı Gazâlî)
2. Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînden bildirilen söz.
HABER ::: 1. Sünnet, hadîs-i şerîf.
Şüyû bulma (herkesçe duyulma, yayılma bilinme) derecesine göre haber; ya mütevâtir (Resûlullah efendimizden, birçok kimsenin rivâyet ettiği hadîs), ya meşhûr (ilk zamanda bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan hadîs), ya müstefîz (söyliyenleri üçten çok olan hadîs), ya garîb (yalnız bir kimsenin bildirdiği hadîs), yâhut da azîz (iki veya üç kimsenin naklettiği hadîs) olur. (İmâm-ı Süyûtî)
Her hadîs-i şerîf haberdir ancak her haber hadîs-i şerîf değildir. (İmâm-ı Süyûtî)
Haberde "Tövbekârlarla sohbet edin, zîrâ onların kalbleri daha yumuşaktır" diye vârid olmuştur (gelmiştir). (İmâm-ı Gazâlî)
2. Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînden bildirilen söz.
Haber :::
- Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık
Örnek: Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal - İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi.
- Bilgi.
- Yüklem.
haber ::: haber
haber ::: haber
haber ::: (a. i.) çürüme; berelenme.
haber ::: bilgi, havadis, salık, sorak, yenilik, yüklem
HABER :::