haram ~ حرام
Redhouse Sözlüğü - haram ~ حرام maddesi. Sayfa: 774 - Sira: 43
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü haram - حرام ingilizce anlamı, حرام - haram osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حرام - haram kelimesi nasıl geçiyor. haram osmanlıca nasıl yazılır. haram nedir, haram ne demek arapca yazılışı.
حرام means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حرام. حرام attoman turkish I mean, حرام What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حرام, Ottoman Turkish English Dictionary
حرام ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حرام تعني باللغة الإنجليزية. حرام ماذا يعني في اللغة العثمانية. حرام ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حرام
حرام چه کلمات انگلیسی چیست؟ حرام به معنای انگلیسی. حرام چه در زبان عثمانی بود. حرام به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حرام
haram ~ حرام güncel sözlüklerde anlamı:
HARAM ::: Helâl olmayan, İslâmiyetçe ve dince nehyedilen şeyler ve ameller. Allah'ın izin vermediği, men'ettiği şeyler. Helâlin zıddı olan şey.
haram ::: (a. s.) : 1) şerîatçe, dince yasak edilmiş şey. 2) tecâvüz edilmesi, dokunulması men'edilen, kutsal, mübarek. Beyt-i haram : Mekke'deki Kabe. Mescid-i haram (kutsal mescid) : Kâbe-i Mükerreme'nin bulunduğu ibâdetgâh. Şehr-i haram : haram ayı. [İslâmdan önceki zamanda, Arapların, birbirleriyle savaşı yasak olan ay, Muharrem ayı].
harâm ::: dince yasak edilmiş şey.
HARaM ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
De ki, Rabbim; bütün fuhşiyâtı (küfür ve nifakı) açığını ve gizlisini, her türlü günâhı, haksız isyânı ve Allahü teâlâya hiçbir zaman bir burhan indirmediği herhangi bir şeyi ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri Allahü teâlâya isnâd etmenizi, harâm etti. (A'râf sûresi: 33)
Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır. Sonra ellerini kaldırıp, duâ ederler. Böyle duâ nasıl kabûl olunur? (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
İnsan, harâm işlemeği kalbinden geçirir, Allah'tan korkarak yapmazsa, hiç günâh yazılmaz. Harâmı işleyince, bir günâh yazılır. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Allahü teâlâ, harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Harâmlardan sakınmak, akıllıların şânından, şereflilerin tabiatındandır. (Hazret-i Ali)
Harâmda şifâ yoktur. (İmâm-ı Rabbânî)
Harâmdan bir altını sâhibine vermek, yüz altın sadaka vermekten fazîletlidir, iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)
Dünyâda harâm işleyen kimse, âhirette ondan mahrûm kalır. Burada helâl şeyleri kullananlar, orada o şeylerin hakîkatine kavuşur. Meselâ, bir erkek dünyâda harâm olan ipeği giyerse, âhirette ipek giymekten mahrûm edilir. İpek ise, Cennet elbisesidir. O hâlde, bu günâhtan temizlenmedikçe, Cennet'e girilemez demektir. Cennet'e giremeyen de Cehennem'e gider. Çünkü, âhirette, bu ikisinden başka yer yoktur. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Haram :::
- Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı.
- Yasak.
haram ::: haram
harâm ::: dince yasak edilmiş şey
haram ::: haram
haram ::: (a. s.) 1) şerîatçe, dince yasak edilmiş şey. 2) tecâvüz edilmesi, dokunulması men'edilen, kutsal, mübarek. Beyt-i haram : Mekke'deki Kabe. Mescid-i haram (kutsal mescid) : Kâbe-i Mükerreme'nin bulunduğu ibâdetgâh. Şehr-i haram : haram ayı. [İslâmdan önceki zamanda, Arapların, birbirleriyle savaşı yasak olan ay, Muharrem ayı].
haram ::: yasak
HARAM :::