çatmak ~ چاتمق
Redhouse Sözlüğü - çatmak ~ چاتمق maddesi. Sayfa: 701 - Sira: 6

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü çatmak - چاتمق ingilizce anlamı, چاتمق - çatmak osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte چاتمق - çatmak kelimesi nasıl geçiyor. çatmak osmanlıca nasıl yazılır. çatmak nedir, çatmak ne demek arapca yazılışı.
چاتمق means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language چاتمق. چاتمق attoman turkish I mean, چاتمق What is the meaning of the word, what does it mean in turkish چاتمق, Ottoman Turkish English Dictionary
چاتمق ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ چاتمق تعني باللغة الإنجليزية. چاتمق ماذا يعني في اللغة العثمانية. چاتمق ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية چاتمق
چاتمق چه کلمات انگلیسی چیست؟ چاتمق به معنای انگلیسی. چاتمق چه در زبان عثمانی بود. چاتمق به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت چاتمق
çatmak ~ چاتمق güncel sözlüklerde anlamı:
Çatmak :::
- Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
Örnek: Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay - Kereste vb.ni birbirine tutturmak.
- Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
Örnek: Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık. M. A. Ersoy - Yükü hayvana iki yanlı yüklemek.
- Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak.
- Kaşı, yüzü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak
Örnek: Komiser o yana doğru geldiğinden polis kaşlarını çattı. H. Taner - Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
Örnek: Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu. R. H. Karay - Yazıyla veya sözle sataşmak
Örnek: Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur. M. Ş. Esendal
çatmak ::: bulaşmak, erişmek, hücum etmek, karşılaşmak, rastlamak, ulaşmak, vasıl olmak