Çağdaş Sözlük

cins ~ جنس

Redhouse Sözlüğü - cins ~ جنس maddesi. Sayfa: 682 - Sira: 17

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü cins - جنس ingilizce anlamı, جنس - cins osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte جنس - cins kelimesi nasıl geçiyor. cins osmanlıca nasıl yazılır. cins nedir, cins ne demek arapca yazılışı.

جنس means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language جنس. جنس attoman turkish I mean, جنس What is the meaning of the word, what does it mean in turkish جنس, Ottoman Turkish English Dictionary

جنس ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ جنس تعني باللغة الإنجليزية. جنس ماذا يعني في اللغة العثمانية. جنس ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية جنس

جنس چه کلمات انگلیسی چیست؟ جنس به معنای انگلیسی. جنس چه در زبان عثمانی بود. جنس به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت جنس

cins ~ جنس güncel sözlüklerde anlamı:

CiNS ::: Nevi'. Boy, soy, kavim, kabile. Aynı çeşitten olmak.

cins ::: (a. i. c. : ecnâs) : 1) nevi', çeşit, türlü; soy. Ebnâ-yi cins : insanlar. 2) a. gr. kelimenin müzekker(erkek), müennes(dişi) oluşu.

cins ::: tür, çeşit.

CiNS ::: Deve hayvan sınıfının bir cinsidir. Tüylü deve, bu cinsten bir nevidir. Aslı, kaynağı başka olan veya kullanıldığı yer çok farklı olan yâhut başka isim alacak kadar değiştirilmiş bir mal başka cinsten olur. Sığır eti, koyun eti ile, keçi kılı koyun yünü ile ve ekmek, un ile başka cinstendir. Keçi eti veya sütü ise, koyun eti veya sütü ile bir cinstendir. (İbn-i Âbidîn)

Kile (ölçek) ile satılan bir şey, kendi cinsine meselâ buğday buğdaya peşin satılırken, birinin hacmi fazla olursa fâiz olur. (Ömer Nesefî)

Tartarak satılan bir şey, kendi cinsine (meselâ beşi bir yerde denilen bir büyük altını, altın liralar karşılığında) peşin satılırken, verilen ile alınanın ağırlığı müsâvî (eşit) olmazsa fâiz olur. (İbrâhim Halebî)

Cins :::


  1. Tür, çeşit.

  2. Aralarında ortak özellikler bulunan varlıklar topluluğu
    Örnek: Bizim operetlerimiz cinsinden bir sürü halk tiyatroları var. H. Taner

  3. Soy, kök, asıl
    Örnek: Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur. M. E. Yurdakul

  4. Garip, tuhaf.

  5. Pek çok ortak özellikleri bulunan türler topluluğu.

  6. Diğerlerine göre üstün nitelikleri olan
    Örnek: Derler ki, cins kediler bu çirkinliği gizlemek için tenha yerlerde ölmeye giderlermiş. P. Safa

  7. 1. Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan bir terim olup, türleri içine alan taksonomik bir grup. Örnek: İnsan (Homo), köpek (Canis), meşe (Quercus). 2. Eşey. Genus.

cins ::: tür , soy

cins ::: ‬tür

cins ::: soy

cins ::: (a. i. c. : ecnâs) 1) nevi', çeşit, türlü; soy. Ebnâ-yi cins : insanlar. 2) a. gr. kelimenin müzekker(erkek), müennes(dişi) oluşu.

cins ::: asıl, çeşit, garip, kabil, kök, nev, soy, tuhaf, tür, zümre

CİNS :::

Nevi'. Boy, soy, kavim, kabile. Aynı çeşitten olmak