can ~ جان
Redhouse Sözlüğü - can ~ جان maddesi. Sayfa: 638 - Sira: 2
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü can - جان ingilizce anlamı, جان - can osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte جان - can kelimesi nasıl geçiyor. can osmanlıca nasıl yazılır. can nedir, can ne demek arapca yazılışı.
جان means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language جان. جان attoman turkish I mean, جان What is the meaning of the word, what does it mean in turkish جان, Ottoman Turkish English Dictionary
جان ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ جان تعني باللغة الإنجليزية. جان ماذا يعني في اللغة العثمانية. جان ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية جان
جان چه کلمات انگلیسی چیست؟ جان به معنای انگلیسی. جان چه در زبان عثمانی بود. جان به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت جان
can ~ جان güncel sözlüklerde anlamı:
CAN ::: f. Yaşayış. Diride olan kudret, kuvvet. Hayat cevheri. Madde ilimleri, maddenin; hayat ilimleri (biyolojik ilimler) hayatın ne olduğunu açıklıyamamışlardır. Aslında bunların konusu da madde, hayat ve ruhun kendisi değil, bunların tezahürleri yani olay haline gelen tesirleridir. Deney ilimlerinin vazifesi bu olaylar arasındaki ilişkinin değişmeyen tarafını bulmaktır. Bunun ötesinde ilmin söyleyeceği bir sözü yoktur. Buna rağmen bazı kendini bilmez cahiller, ilim adını kötüye kullanarak ilmin sustuğu yerde kendileri konuşuyor ve hayat ve ruhu madde ile açıklamaya kalkışıyorlar. Oysa maddenin de ne olduğunu biliyor değildirler. Biz müslümanlar madde gibi hayat ve ruhun da Allah'ın kudretinin eserleri olduğunu biliyor, birini diğerinin yerine koymuyoruz. Allah görünen ve görünmeyen âlemler yaratmıştır. Onun kudretinin ve yaratmasının sınırı yoktur. Madde, yarattıklarının sadece bir çeşitidir. Varlığı maddeden ibaret sanmak aklı gözüne inmiş olan akılsızların batıl bir inancıdır. * Mc: Sevgili, dost.
can ::: cav
"); cân ::: (f. i.) : 1) can, ruh. 2) hayat, yaşayış. 3) gönül.
Cân-ı (canın -ânı) ::: Allah. Gûş-i cân : can kulağı. Yâr-ı cân : can dostu.
cân-ı şîrîn ::: tatlı can. 4) silâh, (bkz. : câne). 5) erkek adı.
cân ::: (s. i.) : (bkz. : cânn).
cânn ::: (a. i.) : cin taifesi.
cân ::: hayat, ruh, gönül.
Can :::
- İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
Örnek: Can çıkmayınca huy çıkmaz. Atasözü - Yaşama, hayat
Örnek: Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin - Güç, dirilik
Örnek: Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu. M. Ş. Esendal - Kişi, birey
Örnek: Benimle beraber dört canız . F. R. Atay - İnsanın kendi varlığı, özü
Örnek: Ne denir, canımız ne mertebe insan olsa mayamız, maddemiz hayvan... R. N. Güntekin - Gönül
Örnek: Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade. Karacaoğlan - Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi.
- Çok içten, sevimli, sevilen, şirin
Örnek: Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi. T. Buğra - (i)., (f). (ed,-ning) konserve kutusu, teneke kutu; çöp tenekesi; ABD, argo hapishane; argo yüznümara; argo kaba et; (f). konserve yapmak; kutulara doldurmak; ABD, argo kovmak, işine son vermek, slang sepetlemek; argo filime veya teybe almak. Can it I Yeter be I
- (f). (could) (-ebil-)., yapmak imkânı (nda) olmak: Can you do thiswork ? Bu işi yapabilir misin? I couldn't find my tie. Kravatımı bulamadım. (Can fiilinin gelecek zamam yoktur; yerine will be able to kullanılır); (k).dili izinli olmak: Can I go ? Gideyim mi ?
- (kıs). Canada, Canadian.
cân ::: ruh , can
cân ::: ruh
cân ::: can
cân ::: sevgili
cân ::: (s. i.) (bkz. : cânn).
cânn ::: (a. i.) cin taifesi.
can ::: birey, emanet, gönül, güç, hayat, kişi, sevimli
CAN :::