taklid ~ تقلید
Redhouse Sözlüğü - taklid ~ تقلید maddesi. Sayfa: 578 - Sira: 25
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü taklid - تقلید ingilizce anlamı, تقلید - taklid osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte تقلید - taklid kelimesi nasıl geçiyor. taklid osmanlıca nasıl yazılır. taklid nedir, taklid ne demek arapca yazılışı.
تقلید means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language تقلید. تقلید attoman turkish I mean, تقلید What is the meaning of the word, what does it mean in turkish تقلید, Ottoman Turkish English Dictionary
تقلید ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ تقلید تعني باللغة الإنجليزية. تقلید ماذا يعني في اللغة العثمانية. تقلید ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية تقلید
تقلید چه کلمات انگلیسی چیست؟ تقلید به معنای انگلیسی. تقلید چه در زبان عثمانی بود. تقلید به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت تقلید
taklid ~ تقلید güncel sözlüklerde anlamı:
TAKLiD ::: Takma, asma, kuşatma. * Benzetmeğe ve benzemeğe çalışmak. Benzerini yapmak. Birine benzemeğe çalışarak alay etmek. Sahte. Bir şeyin sahtesini yapmak.(Kur'an baştan aşağıya kadar, nâzil olduğu hey'et üzerine bâkidir. Bu kadar Kur'anı taklid etmeğe müştak olan dostlar ve mütehacim düşmanlara rağmen, şimdiye kadar Kur'anın ne taklidi yapılmış ve ne de bir misâli gösterilmiştir. Evet, Kur'an milyonlarca Arabî kitablarla mukayese edilirse benzeri bulunamaz. O halde Kur'an ya hepsinin altındadır. Bu ise muhaldir; öyle ise; hepsinin fevkindedir. Öyle ise Allah'ın kelâmıdır. İ.İ.)(Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Ayâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten so a hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki; siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz! Çünkü şu surette ittibaınız milliyetinize karşı bir istihfaftır. Ve millete bir istihzadır. M.N.)
taklîd ::: (a. i. c. : tâklîdât) : 1) takma, asma, kuşatma.
taklîd-i emaret ::: huk. [eskiden] emaret, yânîemirl|k umurunu bir zâta teffîz ve rhâfe etme.
taklîd-i hamail ::: muska takma.
taklîd-i kaza ::: huk. {eskiden] bir kimseyi hâkimliğe nasp ve tâyîn etme.
takiîd-i kelâm ::: psik. * yankıca, ekolali, fr. ec-holalie.
taklîd-i seyf ::: kılrç kuşatma. 2) benzemiye veya bertzetmiye çalışma. 3) birinin hareketlerini tekrar-lıyarak onunla alay etme, öykünme. 4) bir şeyin sahtesini yapma, çıkarma.
Ehl-î taklîd ::: din îcablarını anlıyarak değil, başkalarına bakarak yapanlar. 5) müz. bir motif veya tema'yı eksiltme (di-minution) artırma (augmentation) ters hareket (mouvement contraire) çeşitli usuller, uygular, geçkiler ve başka vâsıtalarla tekrarlama san'atı ki, contrepoint'da başlı başına bir bahis teşkil eder ve pek çok çeşiti vardır (imitation â l'ecrevisse, i. canonique, i. â l'unisson, i. par mouvement contraire, i. interrompue, i. simple (ou libre) i. iiee, i. par augmentation, i par diminution v. b.).
taklid ::: benzemeye çalışma, öykünme.
TAKLiD ::: Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğuna göre taklîd ile inananın îmânı sahîhtir, doğrudur. Yâni o kimse, mü'mindir, müslümandır. Ancak istidlâlî yâni düşünerek, anlayarak inanmayı terk ettiği için günâhkârdır.
2. Amelde yâni yapılacak işlerde delîlini araştırmadan bir müctehidin ictihâdlarına (mezhebine) uyma, bağlanma.
Kur'ân-ı kerîmde; "Bilenlerden sorun" buyruldu. Bunun için müctehide sormak, bir mezhebi taklîd etmek, bağlanmak vâcib oldu. Bir mezhebi taklîd etmek, o mezhebde olduğunu söylemekle olur. Söylemeksizin kalb ile niyyet ederek de olur. Mezhebe uymak, mezheb imâmının sözlerini okuyup öğrenip, yapmak demektir. Öğrenmeden, bilmeden ben Hanefîyim, Şâfiîyim demekle o mezhebe girilmiş olmaz. Böyle olanlar, hocalara sorarak, ilmihâl kitablarından öğrenerek ibâdet yapmalıdır. (İbn-i Âbidîn)
Müctehîd olmayanların dört mezhebden birini taklîd etmeleri lâzımdır. Dört mezhebden birine uymayan iş bâtıldır. Dört mezhebden başkasını taklîd etmek câiz değildir. Bugün Muhammed aleyhisselâmın dînine uymak bu dört mezhebden birini taklîd etmekle olur. Mes'elelerin, delîllerini bilmek lâzım değildir. Delîlini anlamak müctehidin vazîfesidir. Bir mezhebi taklîd eden, bağlanan için delîl, mezheb imâmının sözleridir. (Abdülganî Nablüsî)
Herkes dört hak mezhebden kendine kolay gelen mezhebi seçer. Onun kitablarını okur, öğrenir. Her işini bu mezhebe uygun yapar. O mezhebi taklîd etmiş olur. O mezhebden olur. Herkese anasından, babasından işittiğini, gördüğünü öğrenmek kolay geleceği için, müslümanlar, analarının-babalarının mezhebinde olmaktadır. Bir mezhebden çıkıp diğerine girmek câiz ise de, yenisini öğrenmek için senelerce çalışmak lâzım olur ve önceki mezhebini öğrenmek için yaptığı çalışmaları boşuna gitmiş olur. Hem de eskileri ile yeni bilgileri karıştırarak şaşırabilir. Bunun için fıkıh âlimleri, câhillerin (fıkıh bilgisi olmayanların) başka mezhebi taklîd etmelerini men etmişler, harâc, meşakkat olmadıkça mezheb taklid etmelerine izin vermemişlerdir. Bir mezhebi beğenmiyerek ondan çıkmak hiç câiz olmaz. Çünkü Selef-i sâlihîni techîl etmek (câhil bilmek), beğenmemek küfr olur. (Muhammed Hasen Fârûkî, Abdurrahmân Silhetî)
3. Kendi mezhebine göre yapmasında harâc (meşakkat) veya zarûret bulunan bir şeyi yapabilmek için bu işi başka mezhebin şartlarına uyarak yapmak.
Kendi mezhebinde yapamadığı bir işi başka mezhebi taklîd ederek yaptığında o mezhebde bu iş için olan farzları, vâcibleri de yapması, müfsidlerinden (o şeyi bozan şeylerden), haramlarından sakınması lâzımdır. Bunun için o mezhebdeki lâzım olan şeyleri de öğrenmesi gerekir. (Abdülganî Nablüsî, Abdurrahmân Silhetî)
taklid ::: benzemeye çalışma , öykünme , takma , asma , kuşatma , benzetmeğe ve benzemeğe çalışmak , benzerini yapmak , birine benzemeğe çalışarak alay etmek , sahte , bir şeyin sahtesini yapmak
taklîd ::: taklit , öykünme
taklîd ::: taklit
taklîd ::: öykünme
taklîd ::: sahte
TAKLİD :::