Çağdaş Sözlük

bend ~ بند

Redhouse Sözlüğü - bend ~ بند maddesi. Sayfa: 387 - Sira: 27

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü bend - بند ingilizce anlamı, بند - bend osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte بند - bend kelimesi nasıl geçiyor. bend osmanlıca nasıl yazılır. bend nedir, bend ne demek arapca yazılışı.

بند means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language بند. بند attoman turkish I mean, بند What is the meaning of the word, what does it mean in turkish بند, Ottoman Turkish English Dictionary

بند ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ بند تعني باللغة الإنجليزية. بند ماذا يعني في اللغة العثمانية. بند ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية بند

بند چه کلمات انگلیسی چیست؟ بند به معنای انگلیسی. بند چه در زبان عثمانی بود. بند به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت بند

bend ~ بند güncel sözlüklerde anlamı:

BEND ::: f. Bağlanan. Bağlanmış. * Bağ. Boğum. Mafsal. * Su bendi. Baraj. * Gam. Gussa. * Mekir. * Hile. * Mülâhaza. Fıkra. Madde. * Aldatmak.* Birisini emri altına almak, bendetmek. * Edb: Baştan sona kadar aynı vezinli bir çok parçalardan meydana gelen ve kısım kısım gazel tarzında kafiyeleri değişen manzûmelerin her bir parçası. (Bak: Terkib-i bend)

bend ::: (f. i.) : 1) bağ, yular, rabıta, bağlama.

bend-i dil ::: gönül bağı, alâka, ilgi, sevgi. 2) birini emri altına alma. 3) boğum, mafsal. 4 makale, fıkra, madde. 5) su biriktirmek için iki dağ arasına yapılan set, baraj. 6) su mecrası için yapılan kemer 7) s. bağlıyan bağlanmış bağlı. 8) ed. başından sonuna kadar aynı vezinde bir çok beğitli başından sonuna kadar parçalardan meydana gelen vebaşından sononna kadar ve kısım, kısım, gazel tarzında kafiyeli değişen manzumelerin her bir parçası, (bkz. : tercî-i bend, terkîb-i bend).

bend ::: bent, bağlanmış.

bend ::: bağ , zincir , boğum , fıkra , baraj , su bendi , bağlanmış

bend ::: ‬bağ

bend ::: zincir

bend ::: boğum

bend ::: bend

bend ::: fıkra

bend ::: baraj

bend ::: su bendi

BEND :::

f. Bağlanan. Bağlanmış. * Bağ. Boğum. Mafsal. * Su bendi. Baraj. * Gam. Gussa. * Mekir. * Hile. * Mülâhaza. Fıkra. Madde. * Aldatmak.* Birisini emri altına almak, bendetmek. * Edb: Baştan sona kadar aynı vezinli bir çok parçalardan meydana gelen ve kısım kısım gazel tarzında kafiyeleri değişen manzûmelerin her bir parçası. (Bak: Terkib-i bend)