Çağdaş Sözlük

bedel ~ بدل

Redhouse Sözlüğü - bedel ~ بدل maddesi. Sayfa: 347 - Sira: 20

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü bedel - بدل ingilizce anlamı, بدل - bedel osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte بدل - bedel kelimesi nasıl geçiyor. bedel osmanlıca nasıl yazılır. bedel nedir, bedel ne demek arapca yazılışı.

بدل means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language بدل. بدل attoman turkish I mean, بدل What is the meaning of the word, what does it mean in turkish بدل, Ottoman Turkish English Dictionary

بدل ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ بدل تعني باللغة الإنجليزية. بدل ماذا يعني في اللغة العثمانية. بدل ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية بدل

بدل چه کلمات انگلیسی چیست؟ بدل به معنای انگلیسی. بدل چه در زبان عثمانی بود. بدل به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت بدل

bedel ~ بدل güncel sözlüklerde anlamı:

BEDEL ::: (C.: Bedelât) Elde ve ayakta olan zahmet ve ağrı. * Karşılık. Bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. İvaz. * Başkasının adına hacca giden. * Gr: Söz esnâsında bir şeyi sıfatı veya vasfı ile beraber söylersek ve fakat kasdımız o şeyin vasfı veya sıfatı değil de zâtı olursa, zikredilen sıfat veya vasfa " bedel" denir." Kardeşin Ahmedi gördüm" derken, kasdedilen kardeşin değil Ahmet'in kendisidir. İşte bu sözde "kardeşin" kelimesi "Ahmet"in" bedel'i olur.

bedel ::: (a. i. c. : bedelât) : 1) karşılık, karşı. 2) bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. (bkz. : ivaz). 3) başkasının adına ve masrafiyle hacce giden.

bedel-i askerî ::: askerlik bedeli, askere gitmemek için verilen para.

bedel mâ-yetehallel ::: vücûdun sarfiyatını tamamlıyan yiyecekler.

bedel-i misi ::: huk. tasarruf hakkı mukabilinde verilen muaccele-i misil, yânî emsaline uygun peşin para.

bedel-i öşr ::: ekilmesi bırakılmış bir tarla için öşre karşılık alınan bedel.

bedel-i rakabe ::: huk. kölenin şahsı yerine geçen kıymeti veya nefsi mukabilinde vermeyi deruhte ettiği "ıtk" veya "kitabet" akçesi.

bedel ::: karşılık.

BEDEL ::: Hasta için hacca gitmek farz değildir. Hac farz olduktan sonra gitmeyip de sonraki seneler hastalanan kimse, yerine başkasını kendi memleketinden bedel göndermesi veya bunun için vasiyyet etmesi lâzımdır. Sonraki seneler iyi olup kendisi giderse, tehir günâhı afv olur. (İbn-i Hümâm)

Bedel :::


  1. Değer, fiyat, kıymet.

  2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık
    Örnek: Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var. A. Gündüz

  3. Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse.

  4. Eşit, denk
    Örnek: Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki, bütün bir hayata bedeldir. R. H. Karay

  5. Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para
    Örnek: Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti. Y. K. Karaosmanoğlu

  6. Uşak, hizmetçi, çoban.

  7. Bir malın ya da işin karşılığı olan değer, fiyat, denklik.

  8. karşılık.

bedel ::: karşılık

bedel ::: karşılık

bedel ::: değer, denk, eşit, fiyat, karşılık, kıymet

BEDEL :::

(C.: Bedelât) Elde ve ayakta olan zahmet ve ağrı. * Karşılık. Bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. İvaz. * Başkasının adına hacca giden. * Gr: Söz esnâsında bir şeyi sıfatı veya vasfı ile beraber söylersek ve fakat kasdımız o şeyin vasfı veya sıfatı değil de zâtı olursa, zikredilen sıfat veya vasfa " bedel" denir." Kardeşin Ahmedi gördüm" derken, kasdedilen kardeşin değil Ahmet'in kendisidir. İşte bu sözde "kardeşin" kelimesi "Ahmet"in" bedel'i olur.