bad ~ باد
Redhouse Sözlüğü - bad ~ باد maddesi. Sayfa: 316 - Sira: 26
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü bad - باد ingilizce anlamı, باد - bad osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte باد - bad kelimesi nasıl geçiyor. bad osmanlıca nasıl yazılır. bad nedir, bad ne demek arapca yazılışı.
باد means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language باد. باد attoman turkish I mean, باد What is the meaning of the word, what does it mean in turkish باد, Ottoman Turkish English Dictionary
باد ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ باد تعني باللغة الإنجليزية. باد ماذا يعني في اللغة العثمانية. باد ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية باد
باد چه کلمات انگلیسی چیست؟ باد به معنای انگلیسی. باد چه در زبان عثمانی بود. باد به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت باد
bad ~ باد güncel sözlüklerde anlamı:
BaD ::: f. Yel. Rüzgâr. Soluk. Nefes.
BaD ::: f. "Olsun, ola, olaydı" mânasına gelir ve kelimelerin sonuna getirilir. Meselâ: Aferin bâd $ : Aferin olsun. Çok yaşa. Afiyet bâd $ : Afiyet olsun.
"); bâd ::: (f. e.) : olsun, ola, olaydı. Aferin. bâd : aferin olsun! Mübârek-bâd : mübarek, kutlu olsun. Afiyet-bâd : afiyet olsun.
bâd ::: (f. i.) : 1) yel, rüzgâr.
bâd-i berîn ::: lâtif hava, sabah rüzgârı.
bâd-i cem ::: Süleyman Peygamberin hükmettiği yel.
bâd-i cenubî ::: güney rüzgârı.
bâd-i hazân ::: sonbahar rüzgârı.
bâd-i hevâ ::: bedava.
bâd-i pürgû ::: mütemadiyen sesler çıkaran, ıslık çalan rüzgâr.
bâd-i sabâ ::: doğudan esen hafif, hoş rüzgâr.
bâd-i seher-hîz ::: gün doğusundan esen hafif rüzgâr, tan yeli.
bâd-i subh ::: sabah rüzgârı.
bâd-i şimali ::: kuzey rüzgârı. 2) nefes, soluk. 3) ah sesi, ah çekme. 4) tas. Allah'ın yardımı. 5) mee. övme; söz. 6) büyüklük taslama, kibir. 7) şarap, (bkz : bade).
bâd ::: rüzgâr, nefes.
Bad :::
- Rüzgâr
Örnek: Esme ey bad esme canan uykuda. F. N. Çamlıbel - (s).(worse,worst) kötü, nahoş; değersiz; kifayetsiz; yanlış, kusurlu; geçersiz; bozuk, zararlı; keyifsiz, hasta; pişman, müteessir; şiddetli, sert; çürük. in bad k. dili güç durumda. be bad at something bir şeyi becerememek. bad debt şüpheli alacak, tahsili mümkün olmayan alacak. bad money kalp para. feel bad kendini iyi hissetmemek. go from bad to worse gittikçe fenalaşmak, daha beter olmak. go to the bad fena yola sapmak, baştan çıkmak. have bad blood between arada husumet olmak
bâd ::: rüzgar , yel , nefes
bâd ::: rüzgar
bâd ::: yel
bâd ::: defa
bâd ::: kez
bâd ::: yük
bâd ::: olsun
bâd ::: (f. e.) olsun, ola, olaydı. Aferin. bâd : aferin olsun! Mübârek-bâd : mübarek, kutlu olsun. Afiyet-bâd : afiyet olsun.
bad ::: rüzgâr
BÂD :::