Çağdaş Sözlük

teveccüh ~ توجه

Redhouse Sözlüğü - teveccüh ~ توجه maddesi. Sayfa: 606 - Sira: 21

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü teveccüh - توجه ingilizce anlamı, توجه - teveccüh osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte توجه - teveccüh kelimesi nasıl geçiyor. teveccüh osmanlıca nasıl yazılır. teveccüh nedir, teveccüh ne demek arapca yazılışı.

توجه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language توجه. توجه attoman turkish I mean, توجه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish توجه, Ottoman Turkish English Dictionary

توجه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ توجه تعني باللغة الإنجليزية. توجه ماذا يعني في اللغة العثمانية. توجه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية توجه

توجه چه کلمات انگلیسی چیست؟ توجه به معنای انگلیسی. توجه چه در زبان عثمانی بود. توجه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت توجه

teveccüh ~ توجه güncel sözlüklerde anlamı:

TEVECCüH ::: Bir şeye doğru yönelme, bir tarafa dönme. Çevrilme. * Mânen üzerine düşme. * Ait olmak. * Hoşlanmak. * Sevgi, alâka.

teveccüh ::: (a. i. vech'den. c. : teveccühât) : 1) çevrilme, yönelme, doğrulma. 2) bir yere doğru hareket etme. 3) güler yüz gösterme, yakınlık duyma; hoşlanma, sevgi. 4) nasip ve müyesser olma.

teveccüh ile-z-ziyâ ::: bot. ışığa doğrulum, fiv phototropisme.

teveccüh ile-z-ziyâ-iş-şems ::: bot. güne doğrulum, fr. heliotropisme.

teveccüh ::: yönelme, ilgi gösterme.

TEVECCüH ::: 1.Peygamberleri aleyhimüsselâm veya evliyâyı vesîle (vâsıta) yaparak, onların hâtırı için istenilen bir şeye kavuşturması için Allahü teâlâya yalvarmak. Buna, istigâse, tevessül ve teşeffü' de denir.

Resûlullah'ın yanına bir âmâ (gözleri görmeyen) birisi geldi. Gözlerinin açılması için duâ etmesini diledi (istedi). Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, ona; (İstersen duâ edeyim, istersen sabret. Sabr etmek, senin için daha iyi olur" buyurdu. O kimse; "Duâ etmeni istiyorum. Benim bakacak kimsem yoktur. Çok sıkılıyorum" deyince; "İyi bir abdest al! Sonra; "Allahümme innî es'elüke ve eteveccühü ileyke bi-Nebiyyike Muhammedin Nebiyyirrahme, yâ Muhammed innî eteveccehü bike ilâ Rabbî fî hâcetî-hâzihî, li takdiye-lî Allahümme şeffi'hü fiyye" duâsını oku!" buyurdu. Duânın mânâsı şudur: "Yâ Rabbi! İnsanlara rahmet olarak gönderdiğin sevgili Peygamberin ile sana teveccüh ediyorum. Senden istiyorum. Yâ Muhammed aleyhisselâm! Dileğimin hâsıl olması (yerine gelmesi) için Rabbime senin ile teveccüh ediyorum. Allah'ım! O'nu bana şefâatçi eyle!" (Merâkıl-Felâh, Nesâî, Tirmizî, İmâm-ı Beyhekî)

2. Tasavvuf yolunda ilerleme, yükselme sebeblerinden en önemli olanı. Bir velînin, Allahü teâlânın izni ile nazar etmek (bakmak) yâhut başka yollarla talebesinin veya sevdiğinin yâhut başka birinin kalbindeki mâsivâ (Allahü teâlâdan başka her şey) ve dünyâ sevgisini, günâh lekelerini temizleyip, yerini feyz, mârifet, ilim ve hikmetle yâni mânevî ilimler, iyilikler, bereketler ve fâidelerle doldurması, yüksek derecelere kavuşturması.

Pîrin (tasavvuf büyüğünün) teveccühü, her ne sûretle ortaya çıkarsa çıksınlar, sâdık talebeden, zulmet ve keder dağlarını kaldırıp, uzaklaştırır. (Muhammed Ma'sûm)

Tasarruf sâhibleri üç nev'idir (kısımdır). Bir kısmı Allahü teâlânın izni ile, her istedikleri zamanda, diledikleri kimsenin kalbine tasarruf ederek, onu tasavvufta en yüksek derece olan fenâ makâmına eriştirirler. Bâzısı, Allahü teâlânın emri olmadan tasarruf etmez. Emir olunan kimseye teveccüh ederler. Bir kısmı ise kendilerine bir sıfat (hâl) geldiği zaman kalblere tasarruf ederler. (Ubeydullah-ı Ahrâr'ın oğlu Hâce Muhammed Yahyâ)

Rûhu olgun bir velînin kabri yanına gidip, bir zaman durulur ve o tapraktaki velîye teveccüh edilirse, rûhu o toprağa bağlanır. Meyyitin rûhu da bu toprağa bağlı olduğu için, gelen insanın rûhu ile velînin rûhu buluşmuş olurlar. Bu iki rûh karşılıklı iki ayna olur. Herbirinde olan meârif (ilimler) ve kemâlât (olgunluklar) ötekine aks eder, yansır. (Fahreddîn-i Râzî)

Bâtındaki yâni kalbindeki nisbetin (bağlılığın) artmasına çalış. Allah ism-i şerîfini, bâzan da kelime-i tehlîli (Lâ ilâhe illallah'ı) çok zikrederek (söyleyerek), bâzan salevât okuyarak, Kur'ân-ı kerîm okuyarak Allahü teâlâya yaklaşmaya çalış. Bu çalışmalarda gevşeklik olursa, bu fakîrin rûhâniyetine teveccüh ediniz. Yâhut, Mirzâ Mazhâr-ı Cânân'ın kabrine gidiniz, ona teveccüh ediniz, çok terakkî edilir, ilerleme ve yükselme olur. Ondan hâsıl olan fayda, bir dirinin faydasından daha çoktur. (Abdullah-ı Dehlevî)

Teveccüh ::: Yönelme; yakınlık duyma; sevgi

Teveccüh :::


  1. Bir yana doğru yönelme, yüzünü çevirme.

  2. Güler yüz gösterme, yakınlık duyma, hoşlanma, sevme
    Örnek: O da benim gibi Avrupa görmüş ihtisas sahibi kart bir gencin teveccühünden memnundur. H. E. Adıvar

teveccüh ::: yönelme , dönme , ilgi gösterme

teveccüh ::: ‬yönelme

teveccüh ::: dönme

teveccüh ::: ilgi gösterme

Teveccüh ::: Yönelme; yakınlık duyma; sevgi

teveccüh :::

yönelme; yakınlık duyma; sevgi

TEVECCÜH :::

Bir şeye doğru yönelme, bir tarafa dönme. Çevrilme. * Mânen üzerine düşme. * Ait olmak. * Hoşlanmak. * Sevgi, alâka