tasavvuf ~ تصوف
Redhouse Sözlüğü - tasavvuf ~ تصوف maddesi. Sayfa: 554 - Sira: 22
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü tasavvuf - تصوف ingilizce anlamı, تصوف - tasavvuf osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte تصوف - tasavvuf kelimesi nasıl geçiyor. tasavvuf osmanlıca nasıl yazılır. tasavvuf nedir, tasavvuf ne demek arapca yazılışı.
تصوف means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language تصوف. تصوف attoman turkish I mean, تصوف What is the meaning of the word, what does it mean in turkish تصوف, Ottoman Turkish English Dictionary
تصوف ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ تصوف تعني باللغة الإنجليزية. تصوف ماذا يعني في اللغة العثمانية. تصوف ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية تصوف
تصوف چه کلمات انگلیسی چیست؟ تصوف به معنای انگلیسی. تصوف چه در زبان عثمانی بود. تصوف به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت تصوف
tasavvuf ~ تصوف güncel sözlüklerde anlamı:
TASAVVUF ::: Kalbi dünyanın fâni işlerinden ayırıp Allah (C.C.) sevgisi ile bağlamak. Tarikat ehli olmak. (Bak: Tarikat)(İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî gibi muhakkıkin-i ehl-i tarikat derler ki: "Birtek Sünnet-i Seniyyeye ittiba' noktasında hâsıl olan makbuliyet, yüz âdâb ve nevâfil-i hususiyeden gelemez! Bir farz, bin sünnete müreccah olduğu gibi; bir Sünnet-i Seniyye dahi, bin âdâb-ı tasavvufa müreccahtır!" demişler. M.)
tasavvuf ::: (a. i. sûf'. clan c. : tasavvufât) : softlaşma, gönlünü Allah sevgisine bağlama. İlm-i tasavvur : tasavvuf ilmi, tasavvuf bilgisi.
tasavvuf ::: (a. i.) : leng. * sesleme, fonasyon, fr. phonation.
tasavvuf ::: kalbi dünyadan arındırma yolu, tarikat.
TASAVVUF ::: Tasavvuf büyüklerinin hepsi, Ehl-i sünnet îtikâdında idi. Bid'at sâhiplerinin hiçbiri, Allahü teâlânın ma'rifetine yaklaşamamıştır. Evliyâlık nûrları bunların kalblerine girmemiştir. (Abdullah-ı Dehlevî)
Tasavvuf ehlinin üç vasfı vardır. Toprak gibidir, iyiye de, kötü kimseye de verir. Bulut gibidir, her şeyi gölgeler. Yağmur gibidir, sevilen kimseyi de, sevilmeyen kimseyi de sular. (Harkûşî Abdülmelîk bin Muhammed)
Tasavvuf hâldir, söz değildir, söz ile ele geçmez. (Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî)
Tasavvuf, Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak, fazla konuşmayı, fazla yemeği ve fazla uykuyu terk etmektir. (Alâüddevle Semnânî)
Tasavvuf, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsini terketmektir. (Ali bin Sehl)
İnsana lâzım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra şerîate (dînin emir ve yasaklarına) uymak, daha sonra tasavvuf yolunda yükselmektir. (Muhammed Bâkî-billah)
Şimdiye kadar yedi yüz velî, tasavvufun târifinde türlü sözler söylemişlerdir. Bu sözlerin özü, şu noktada toplanabilir: Tasavvuf, vakti, en değerli olan şeye harcamaktır. (Ebû Saîd Ebü'l-Hayr)
Tasavvuf ::: İslam dininde varlık birliğini temel alan, Panteizmi ana düşünce olarak benimseyen, kalbi dünya işlerinden arındırarak Allah sevgisine adayan düşünüş biçimi.
tasavvuf ::: kalb ayağıyla ruhani mertebelerde ilerleyerek nefsi terbiye etme yolu , beden ve ruhun eğitilmesiyle manevi mertebelerin katedilmesini sağlayan yol , dinin ruhsal hayatla ilgili yönünü konu edinen bilim veya meslek , kalbi dünyadan arındırma yolu , tarikat , kalbi dünyanın fani işlerinden ayırıp Allah (c , c , ) sevgisi ile bağlamak , tarikat ehli olmak
tasavvuf ::: (a. i. sûf'. clan c. : tasavvufât) softlaşma, gönlünü Allah sevgisine bağlama. İlm-i tasavvur : tasavvuf ilmi, tasavvuf bilgisi.
tasavvuf ::: (a. i.) leng. * sesleme, fonasyon, fr. phonation.
TASAVVUF :::