Çağdaş Sözlük

ihtiyat ~ احتياط

Redhouse Sözlüğü - ihtiyat ~ احتياط maddesi. Sayfa: 37 - Sira: 7

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü ihtiyat - احتياط ingilizce anlamı, احتياط - ihtiyat osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte احتياط - ihtiyat kelimesi nasıl geçiyor. ihtiyat osmanlıca nasıl yazılır. ihtiyat nedir, ihtiyat ne demek arapca yazılışı.

احتياط means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language احتياط. احتياط attoman turkish I mean, احتياط What is the meaning of the word, what does it mean in turkish احتياط, Ottoman Turkish English Dictionary

احتياط ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ احتياط تعني باللغة الإنجليزية. احتياط ماذا يعني في اللغة العثمانية. احتياط ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية احتياط

احتياط چه کلمات انگلیسی چیست؟ احتياط به معنای انگلیسی. احتياط چه در زبان عثمانی بود. احتياط به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت احتياط

ihtiyat ~ احتياط güncel sözlüklerde anlamı:

iHTiYAT ::: Sakınmak. İşleri iyi düşünmek. Tedbirlilik. İşlerde basiret üzere bulunmak. Yedek.

ihtiyat ::: (a. i.) : 1) ilerisini düşünerek, görerek davranma. 2) sakınma, tedbirli, tedarikli bulunma. 3) s. yedek.

ihtiyat ::: ilerisini düşünerek davranma.

iHTiYaT ::: Hanefî mezhebi âlimlerinin çoğuna göre (sabahleyin) ufkun bir yerinde beyazlık başlayınca, (imsak vakti) olup, oruca başlanır. Bundan (6-10 dakika) sonra beyazlık ufk üzerine ip gibi yayılınca, sabah namazı vakti başlar. Ancak oruca imsâk vaktinde başlamak ihtiyatlı olur. Bu taktirde, namaz da oruc da bütün âlimlere göre sahîh, doğru olur. Fakat oruca birinci vakitten yâni imsâk vaktinden sonra başlanırsa, oruc şüpheli olur. Astronomik hesaplar ile birinci vakit bulunmakta ve takvimlere birinci vakit yazılmaktadır. İkinci vakitte, hattâ bundan sonra başlayan kızıllığın yayıldığı zaman oruca başlayanların orucları şüpheli olmaktadır. Yemeyi-içmeyi bırakmayı, şüpheli zamâna tehir etmek, geciktirmek ise, mekruhtur. Hele ikinci vakitten sonra başlayan kızıllığın sonunda başlanılan oruclar, sahîh olmaz. (M. Sıddîk Gümüş)

Bulutlu gecelerde orucun bozulmasından korunmak için ihtiyatlı davranmalı, iftârı biraz geciktirmelidir. Yıldızlar görünmeden önce iftâr eden de iftârda acele etmiş olur. (Şernblâlî)

Zevcin (kocanın), zevcesi (hanımı) için kendi mülkünden onun izni olmadan fıtrasını vermesi câizdir, verebilir. Yine zevcesinin ve evinde olanların fıtralarını, izinleri olmadan karıştırıp verebileceği gibi, toplamı kadar buğdayı ve değeri olan altını bir defâda ölçüp bir veya birkaç fakire verebilir. Fakat ayrı ayrı hazırlayıp, sonra karıştırması veya ayrı ayrı vermesi, ihtiyatlı olur. (İbn-i Âbidîn)

İhtiyat :::


  1. Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma
    Örnek: İhtiyatla, yan duvara tutunarak son basamağa vardığını yukarıdan gördüm. R. H. Karay

  2. Gereğinden fazla olup saklanan şey, yedek
    Örnek: Tüpte kalan iki üç taneyi de yol ihtiyatı olarak zorla kendisine kabul ettirdim. R. N. Güntekin

  3. sakıntı.

ihtiyât ::: yedek , tedbirli olma , tedbirli davranış

ihtiyât ::: ‬tedbirli davranış

ihtiyât ::: yedek

ihtiyat ::: (a. i.) 1) ilerisini düşünerek, görerek davranma. 2) sakınma, tedbirli, tedarikli bulunma. 3) s. yedek.

İhtiyat ::: Sakınma;

ihtiyat ::: yedek

ihtiyat :::

sakınma; tedbir

İHTİYAT :::

Sakınmak. İşleri iyi düşünmek. Tedbirlilik. İşlerde basiret üzere bulunmak. Yedek