Çağdaş Sözlük

elem ~ الم

Redhouse Sözlüğü - elem ~ الم maddesi. Sayfa: 188 - Sira: 29

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü elem - الم ingilizce anlamı, الم - elem osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte الم - elem kelimesi nasıl geçiyor. elem osmanlıca nasıl yazılır. elem nedir, elem ne demek arapca yazılışı.

الم means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language الم. الم attoman turkish I mean, الم What is the meaning of the word, what does it mean in turkish الم, Ottoman Turkish English Dictionary

الم ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ الم تعني باللغة الإنجليزية. الم ماذا يعني في اللغة العثمانية. الم ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية الم

الم چه کلمات انگلیسی چیست؟ الم به معنای انگلیسی. الم چه در زبان عثمانی بود. الم به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت الم

elem ~ الم güncel sözlüklerde anlamı:

ELEM ::: Ağrı. Acı. Keder. Sancı. Dert. Gam. Kaygı.(Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir. Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret-i ezeliye tarafından adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar. Bir lütuf beklediği zaman, birdenbire düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum etmeye başlarlar. Bir meded bir yardım için müsterhimane tabiata ve anâsıra baktığı vakit, kasavet-i kalble, merhametsizlikle karşılaşır. Ecram-ı semaviyeden istimdat etmek üzere başını havaya kaldırır. O ecram, atom bombaları gibi dehşetli ve heybetli halleriyle gözüne görünür. Hemen gözünü yumar, başını eğer, düşünmeye başlar. Bakar ki, hayatî hâcetleri bağırıp çağırmaya başlarlar. Bütün bütün tevahhuş ederek hemen kulaklarını tıkar, vicdanına iltica eder; bakar ki: vicdanı binler âmâl (emeller) ve emanî ile dolu gürültülerinden cinnet getirecek bir hale gelir. Acaba, hiçbir cihetten hiçbir teselli çaresini bulamayan o zavallı şahıs, mebde ile meâdi, Sâni' ile haşri itikad etmezse, onun o vaziyetinden Cehennem daha serin olmaz mı?.. İ.İ.)

elem ::: (a. i. c. : âlâm) : 1) ağrı, acı, sızı, sancı; keder, dert, maddî ve manevî ıztırap.

elem-i dembedem ::: vakit vakit gelen elem.

elem-i intizâr ::: bekleme elemi, sıkıntısı. 2) hek. : Fransızca'nın "-algie" sonekini karşılar.

elem-i asabi ::: hek. fr. nevralgie.

elem-i mafsal ::: hek. fr. arthralgie.

ülüm ::: (f. i.) : bölük, cemaat, takım.

ülüm ülüm ::: bölük bölük, takım takım.

elem ::: acı.

ELEM ::: Rabbini sevmekle şereflenenlere, sevgilinin (Allahü teâlânın) verdiği elemler, iyiliklerinden daha çok lezzet verir ve ferahlandırır. Bu makam rızâ makâmından da üstündür. Çünkü rızâ makâmında olan, sevgilinin yaptığı elemi çirkin görmez. Bu makamda elemden lezzet almak vardır. (İmâm-ı Rabbânî)

Dünyâ, elem ve meşakkat, âhiret ise, zevk ve lezzet yeridir. Dolayısıyla dünyâ ile âhiret birbirinin zıddıdır, tersidir. Birini sevindirmek ötekinin gücenmesine sebeb olur. Yâni birinde zevk aramak diğerinde elem çekmeye yol açar. (İmâm-ı Rabbânî)

Musîbetlere, elemlere sevâb olmaz. Bunlara sabr etmeğe sevâb verilir. Fakat elemlere sabr edilmese de günahların affına sebeb olurlar. (İmâm-ı Nevevî)

ELEM ::: Rabbini sevmekle şereflenenlere, sevgilinin (Allahü teâlânın) verdiği elemler, iyiliklerinden daha çok lezzet verir ve ferahlandırır. Bu makam rızâ makâmından da üstündür. Çünkü rızâ makâmında olan, sevgilinin yaptığı elemi çirkin görmez. Bu makamda elemden lezzet almak vardır. (İmâm-ı Rabbânî)

Dünyâ, elem ve meşakkat, âhiret ise, zevk ve lezzet yeridir. Dolayısıyla dünyâ ile âhiret birbirinin zıddıdır, tersidir. Birini sevindirmek ötekinin gücenmesine sebeb olur. Yâni birinde zevk aramak diğerinde elem çekmeye yol açar. (İmâm-ı Rabbânî)

Musîbetlere, elemlere sevâb olmaz. Bunlara sabr etmeğe sevâb verilir. Fakat elemlere sabr edilmese de günahların affına sebeb olurlar. (İmâm-ı Nevevî)

Elem :::


  1. Acı, üzüntü, dert, keder
    Örnek: ... dayanılmaz bir elemle yüreği sızladı. Y. K. Karaosmanoğlu

elem ::: acı , keder , üzüntü

elem ::: ‬acı

elem ::: üzüntü

elem ::: acı, dert, keder, üzüntü

ELEM :::

Ağrı. Acı. Keder. Sancı. Dert. Gam. Kaygı.(Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir. Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret-i ezeliye tarafından adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar. Bir lütuf beklediği zaman, birdenbire düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum etmeye başlarlar. Bir meded bir yardım için müsterhimane tabiata ve anâsıra baktığı vakit, kasavet-i kalble, merhametsizlikle karşılaşır. Ecram-ı semaviyeden istimdat et