elem ~ الام
Redhouse Sözlüğü - elem ~ الام maddesi. Sayfa: 180 - Sira: 25
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü elem - الام ingilizce anlamı, الام - elem osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte الام - elem kelimesi nasıl geçiyor. elem osmanlıca nasıl yazılır. elem nedir, elem ne demek arapca yazılışı.
الام means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language الام. الام attoman turkish I mean, الام What is the meaning of the word, what does it mean in turkish الام, Ottoman Turkish English Dictionary
الام ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ الام تعني باللغة الإنجليزية. الام ماذا يعني في اللغة العثمانية. الام ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية الام
الام چه کلمات انگلیسی چیست؟ الام به معنای انگلیسی. الام چه در زبان عثمانی بود. الام به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت الام
elem ~ الام güncel sözlüklerde anlamı:
ELEM ::: Ağrı. Acı. Keder. Sancı. Dert. Gam. Kaygı.(Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir. Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret-i ezeliye tarafından adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar. Bir lütuf beklediği zaman, birdenbire düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum etmeye başlarlar. Bir meded bir yardım için müsterhimane tabiata ve anâsıra baktığı vakit, kasavet-i kalble, merhametsizlikle karşılaşır. Ecram-ı semaviyeden istimdat etmek üzere başını havaya kaldırır. O ecram, atom bombaları gibi dehşetli ve heybetli halleriyle gözüne görünür. Hemen gözünü yumar, başını eğer, düşünmeye başlar. Bakar ki, hayatî hâcetleri bağırıp çağırmaya başlarlar. Bütün bütün tevahhuş ederek hemen kulaklarını tıkar, vicdanına iltica eder; bakar ki: vicdanı binler âmâl (emeller) ve emanî ile dolu gürültülerinden cinnet getirecek bir hale gelir. Acaba, hiçbir cihetten hiçbir teselli çaresini bulamayan o zavallı şahıs, mebde ile meâdi, Sâni' ile haşri itikad etmezse, onun o vaziyetinden Cehennem daha serin olmaz mı?.. İ.İ.)
elem ::: (a. i. c. : âlâm) : 1) ağrı, acı, sızı, sancı; keder, dert, maddî ve manevî ıztırap.
elem-i dembedem ::: vakit vakit gelen elem.
elem-i intizâr ::: bekleme elemi, sıkıntısı. 2) hek. : Fransızca'nın "-algie" sonekini karşılar.
elem-i asabi ::: hek. fr. nevralgie.
elem-i mafsal ::: hek. fr. arthralgie.
elem ::: acı.
ELEM ::: Rabbini sevmekle şereflenenlere, sevgilinin (Allahü teâlânın) verdiği elemler, iyiliklerinden daha çok lezzet verir ve ferahlandırır. Bu makam rızâ makâmından da üstündür. Çünkü rızâ makâmında olan, sevgilinin yaptığı elemi çirkin görmez. Bu makamda elemden lezzet almak vardır. (İmâm-ı Rabbânî)
Dünyâ, elem ve meşakkat, âhiret ise, zevk ve lezzet yeridir. Dolayısıyla dünyâ ile âhiret birbirinin zıddıdır, tersidir. Birini sevindirmek ötekinin gücenmesine sebeb olur. Yâni birinde zevk aramak diğerinde elem çekmeye yol açar. (İmâm-ı Rabbânî)
Musîbetlere, elemlere sevâb olmaz. Bunlara sabr etmeğe sevâb verilir. Fakat elemlere sabr edilmese de günahların affına sebeb olurlar. (İmâm-ı Nevevî)
ELEM ::: Rabbini sevmekle şereflenenlere, sevgilinin (Allahü teâlânın) verdiği elemler, iyiliklerinden daha çok lezzet verir ve ferahlandırır. Bu makam rızâ makâmından da üstündür. Çünkü rızâ makâmında olan, sevgilinin yaptığı elemi çirkin görmez. Bu makamda elemden lezzet almak vardır. (İmâm-ı Rabbânî)
Dünyâ, elem ve meşakkat, âhiret ise, zevk ve lezzet yeridir. Dolayısıyla dünyâ ile âhiret birbirinin zıddıdır, tersidir. Birini sevindirmek ötekinin gücenmesine sebeb olur. Yâni birinde zevk aramak diğerinde elem çekmeye yol açar. (İmâm-ı Rabbânî)
Musîbetlere, elemlere sevâb olmaz. Bunlara sabr etmeğe sevâb verilir. Fakat elemlere sabr edilmese de günahların affına sebeb olurlar. (İmâm-ı Nevevî)
Elem :::
- Acı, üzüntü, dert, keder
Örnek: ... dayanılmaz bir elemle yüreği sızladı. Y. K. Karaosmanoğlu
âlâm ::: elemler , acılar
elem ::: acı , keder , üzüntü
elem ::: acı
elem ::: üzüntü
elem ::: acı, dert, keder, üzüntü
ELEM :::