Çağdaş Sözlük

iktida ~ اقتدا

Redhouse Sözlüğü - iktida ~ اقتدا maddesi. Sayfa: 163 - Sira: 10

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü iktida - اقتدا ingilizce anlamı, اقتدا - iktida osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte اقتدا - iktida kelimesi nasıl geçiyor. iktida osmanlıca nasıl yazılır. iktida nedir, iktida ne demek arapca yazılışı.

اقتدا means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language اقتدا. اقتدا attoman turkish I mean, اقتدا What is the meaning of the word, what does it mean in turkish اقتدا, Ottoman Turkish English Dictionary

اقتدا ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ اقتدا تعني باللغة الإنجليزية. اقتدا ماذا يعني في اللغة العثمانية. اقتدا ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية اقتدا

اقتدا چه کلمات انگلیسی چیست؟ اقتدا به معنای انگلیسی. اقتدا چه در زبان عثمانی بود. اقتدا به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت اقتدا

iktida ~ اقتدا güncel sözlüklerde anlamı:

iKTiDA ::: Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.

iktidâ ::: uyma.

iKTiDa ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

İşte o peygamberler Allahü teâlânın hidâyet ettiği kimselerdir. Sen de onlara iktidâ et. De ki: "Ben buna (peygamberlik vazîfemin îfâsına) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O Kur'ân-ı kerîm âlemler için öğütten başka bir şey değildir. (En'âm sûresi: 90)

Benden sonra, Ebû Bekr'e ve Ömer'e iktidâ ediniz. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Hâkim)

Benden önce Allahü teâlânın bir ümmete gönderdiği bir peygamber yoktur ki, o peygamberin ümmetinden Havârîleri ve sünnetine tâbi olan, emrine iktidâ eden eshâbı, arkadaşları olmasın. (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Bizim büyüklerimizin yolunun esâsı ikidir: Birincisi; Resûl-i ekremin sallallahü aleyhi ve sellem sünnetine yâni bildirdiği İslâm dîninin îmân ve amel ile ilgili hükümlerine iktidâ, ikincisi tâbi olduğu âlim ve velîyi çok sevmek. (İmâm-ı Rabbânî)

Kendisinde imâmlık şartları bulunmadığı hâlde imâmlık yapan kimseye iktidâ etmemelidir. (İbn-i Âbidîn)

iKTiDa ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

İşte o peygamberler Allahü teâlânın hidâyet ettiği kimselerdir. Sen de onlara iktidâ et. De ki: "Ben buna (peygamberlik vazîfemin îfâsına) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O Kur'ân-ı kerîm âlemler için öğütten başka bir şey değildir. (En'âm sûresi: 90)

Benden sonra, Ebû Bekr'e ve Ömer'e iktidâ ediniz. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Hâkim)

Benden önce Allahü teâlânın bir ümmete gönderdiği bir peygamber yoktur ki, o peygamberin ümmetinden Havârîleri ve sünnetine tâbi olan, emrine iktidâ eden eshâbı, arkadaşları olmasın. (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Bizim büyüklerimizin yolunun esâsı ikidir: Birincisi; Resûl-i ekremin sallallahü aleyhi ve sellem sünnetine yâni bildirdiği İslâm dîninin îmân ve amel ile ilgili hükümlerine iktidâ, ikincisi tâbi olduğu âlim ve velîyi çok sevmek. (İmâm-ı Rabbânî)

Kendisinde imâmlık şartları bulunmadığı hâlde imâmlık yapan kimseye iktidâ etmemelidir. (İbn-i Âbidîn)

iktidâ ::: uyma , uymak , tabi olmak

ıktıdâ ::: uyma

ıktıdâ ::: ‬uyma

iktidâ ::: ‬uyma

İKTİDA :::

Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek