Çağdaş Sözlük

ikbal ~ اقبال

Redhouse Sözlüğü - ikbal ~ اقبال maddesi. Sayfa: 162 - Sira: 18

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü ikbal - اقبال ingilizce anlamı, اقبال - ikbal osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte اقبال - ikbal kelimesi nasıl geçiyor. ikbal osmanlıca nasıl yazılır. ikbal nedir, ikbal ne demek arapca yazılışı.

اقبال means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language اقبال. اقبال attoman turkish I mean, اقبال What is the meaning of the word, what does it mean in turkish اقبال, Ottoman Turkish English Dictionary

اقبال ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ اقبال تعني باللغة الإنجليزية. اقبال ماذا يعني في اللغة العثمانية. اقبال ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية اقبال

اقبال چه کلمات انگلیسی چیست؟ اقبال به معنای انگلیسی. اقبال چه در زبان عثمانی بود. اقبال به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت اقبال

ikbal ~ اقبال güncel sözlüklerde anlamı:

iKBAL ::: Bir şeye yönelmek. Teveccüh etmek. Reddetmeyip kabul etmek. Bir şeyi birinin önüne götürmek. Baht açıklığı. Talih. Refah. * İstemek. (Bak: İdbar)

ikbâl ::: (a. i. kabûl'den.) : 1) birine doğru dönme. 2) baht, talih. 3) işlerin yolunda gitmesi; bahtlı, saadeti!, mutlu olma. 4) arzu, istek. 5) erkek veya kadın adı.

ikbâl-i beşer ::: insan saadeti.

ikbâli dehr ::: dünyânın, zamanın ikbâli.

ikbâl-i rüzgâr ::: zamanın ikbâli, saadeti, talihi.

ikbâl ::: yönelme, talihlilik, saadet.

iKBaL ::: Tasavvuf bilgilerinden maksad, kendini zorlamadan, uğraşmadan, her an Allahü teâlâya ikbâldir. Her an O'nu hatırlamaktır. (Ubeydullah-ı Ahrâr)

2. Kıymet verme, iyi karşılama, hürmet gösterme.

Evlâdım! Orhan'ım! Allahü teâlânın emirlerine uymayan bir iş işlemeyesin! Bilmediğini din âlimlerinden sorup anlayasın! İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itâat edenleri hoş tutasın! Askerine in'âmı, ihsânı (iyiliği), eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir. Ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şâd (mutlu) et! Âlimlere riâyet eyle (danışıp sözlerini dinleyerek saygı göster, haklarını gözet) ki, din işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm (yumuşaklık) göster! Askerine ve malına gurûr getirip (böbürlenip), İslâm âlimlerinden uzaklaşma! Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksâdımız Allah'ın dînini yaymaktır. Yoksa, kuru kavga ve cihângirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır. Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum. (Osman Gâzî)

3. Baht açıklığı.

Gerçek bana oldu hayâl
Korkutuyor beni bu hâl
Kararmakta her gün ikbâl
Nefs elinden kurtar Rabbim

(M. Sıddîk bin Saîd)

İkbal :::


  1. Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu
    Örnek: Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim. Y. K. Karaosmanoğlu

  2. Odalık.

  3. İstek, arzu.

  4. bk. odalık.

ikbâl ::: talih , refah , baht açıklığı , mutluluk

ikbâl ::: ‬talih

ikbâl ::: mutluluk

İKBAL ::: Yüksek bir makama ya da iyi bir duruma erişme

ikbal ::: arzu, istek

İKBAL :::

Bir şeye yönelmek. Teveccüh etmek. Reddetmeyip kabul etmek. Bir şeyi birinin önüne götürmek. Baht açıklığı. Talih. Refah. * İstemek. (Bak: İdbar