hasen ~ حسن
Redhouse Sözlüğü - hasen ~ حسن maddesi. Sayfa: 785 - Sira: 7
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü hasen - حسن ingilizce anlamı, حسن - hasen osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حسن - hasen kelimesi nasıl geçiyor. hasen osmanlıca nasıl yazılır. hasen nedir, hasen ne demek arapca yazılışı.
حسن means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حسن. حسن attoman turkish I mean, حسن What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حسن, Ottoman Turkish English Dictionary
حسن ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حسن تعني باللغة الإنجليزية. حسن ماذا يعني في اللغة العثمانية. حسن ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حسن
حسن چه کلمات انگلیسی چیست؟ حسن به معنای انگلیسی. حسن چه در زبان عثمانی بود. حسن به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حسن
hasen ~ حسن güncel sözlüklerde anlamı:
HASEN ::: Güzel. Hüsünlü. Güzellik. * Güzel olmak.
hasen ::: (a. s.) : hüsünlü, güzel. Vech-i hasen : güze! yüz. A'mâl-i hasene : güzel işler. [müen. "hasene" dir]. [Osmanlıcada erkek adı olarak "hasan" şeklinde kullanılır].
hasen-ül-hulk ::: huyu güzel.
hasen-ül-vech ::: güzel yüzlü.
hasen-üs-savt ::: güzel sesli.
hüsn ::: (a. s.) : 1) güzel, iyi. 2) i. güzellik, iyilik.
hüsn-i âdâb ::: güzel terbiye, görgü.
hüsn-i ahlâk ::: ahlâk güzelliği.
hüsn-i âkibet ::: netîce güzelliği.
hüsn-i beyân ::: ed. iyi, güzel anlatış.
hüsn-i endim ::: endam, vücut güzelliği.
hüsn-i hâl ::: davranış güzelliği.
hüsn-i hareket ::: iyi muamelede bulunma.
hüsn-i hatt ::: yazı güzelliği.
hüsn-i hisâl ::: huyların iyiliği.
hüsn-i hitâm ::: iyi sona erme.
hüsn-i hizmet ::: iyi iş görme.
hüsn-i ibtidâ' ::: ed. (bkz. : berâat-i istihlâl).
hüsn-i idare ::: iyi idare, iyi kullanma.
hüsn-i imtizaç ::: iyi geçinme.
hüsn-i isti'mâl ::: iyi kullanma.
hüsn-i i'tibâr ::: çok itibâr gösterme, iltifat etme.
hüsn-i kabul ::: iyi bir surette kabul etme, iyi yüz gösterme.
hüsn-i makta' ::: ed. bir gazelin makta' beytinden evvelki beyit.
hüsn-i ma'nevî ::: iç güzelliği.
hüsn-i matla' ::: ed. bir gazelin ikinci beyti.
hüsn-i meyelân ::: muhabbet iyiliği.
hüsn-i muamele ::: iyi muamele.
hüsn-i nazar ::: teveccüh, iltifat.
hüsn-i niyyet ::: iyi niyet.
hüsn-i suret ::: iyi bir surette.
hüsn-i sûrî ::: görünüşteki güzellik.
hüsn-i şöhret ::: iyi şöhret.
hüsn-i tabiat ::: zevk güzelliği.
hüsn-i ta'bîr ::: söyleyişin güzelliği, güzel ifâde.
hüsn-i tahallus, hüsn-i ta'lfl ::: ed. bir şeyin meydana gelmesine hayalî ve güzel bir sebep gösterme.
hüsn-i tedbîr ::: iyi, yerinde, yolunda tedbir.
hüsn-i telâkki ::: iyi kabul.
hüsn-i teveccüh ::: sevgi ile karışık beğenme.
hüsn-i zann ::: iyi fikir besleme.
hüsn ü ân ::: 1) güzellik; 2) müz. Türk müziğinin en az iki buçuk üç asırlık bir mürekkep makamı olup, numunesi kalmamıştır.
hüsn ü aşk ::: 1) güzellik ve sevgi; 2) Şeyh Galib'in meşhur manzum hikâyesi.
hüsn ü kubh ::: 1) güzellik ve çirkinlik; 2) Hanefî fıkhının en mühim bahislerinden biri.
hüsn ü letafet ::: güzellik ve hoşluk.
hasen ::: güzel, güzellik.
hüsün ::: güzellik
hasen ::: güzel , güzellik
hüsn ::: güzellik , iyilik
hasan ::: güzel
hasen ::: güzel
hüsn ::: güzellik
hasen ::: (a. s.) hüsünlü, güzel. Vech-i hasen : güze! yüz. A'mâl-i hasene : güzel işler. [müen.
HASEN :::