Çağdaş Sözlük

hades ~ حدث

Redhouse Sözlüğü - hades ~ حدث maddesi. Sayfa: 769 - Sira: 32

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü hades - حدث ingilizce anlamı, حدث - hades osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حدث - hades kelimesi nasıl geçiyor. hades osmanlıca nasıl yazılır. hades nedir, hades ne demek arapca yazılışı.

حدث means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حدث. حدث attoman turkish I mean, حدث What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حدث, Ottoman Turkish English Dictionary

حدث ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حدث تعني باللغة الإنجليزية. حدث ماذا يعني في اللغة العثمانية. حدث ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حدث

حدث چه کلمات انگلیسی چیست؟ حدث به معنای انگلیسی. حدث چه در زبان عثمانی بود. حدث به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حدث

hades ~ حدث güncel sözlüklerde anlamı:

HADES ::: Yeni olmak. Eskiden olmayıp so adan görülmek. * Taze. Yiğit. Genç. * Fık: Abdest almayı icabettiren hal. Bazı ibadetlerin yapılmasına mâni olan ve necaset-i hükmiye sayılan hal. * Pislik.

HADES ::: (Hads) Sür'atle idrak etmek. Zan ve tahmin eylemek. Fikrini, re'yini bildirmek. Bir sözün mâna ve mefhumunda, bir hususun vaz' ve üslubunda başka tarz tasavvur eylemek. (Bak: Hads)

hades ::: (a. i. c. : ahdâs. hadesât) : 1) yeni olma, yeni peyda olan şey. 2) aptes ve guslün tazelenmesini gerektiren hal. 3) insan pisliği. (bkz. : gait). 4) s. genç, delikanlı, (bkz. : hadîs-üs-sinn).

hadîs ::: (a. i. c. : ehâdîs) : 1) Peygamberimizin kutsal sözü. 2) hadîsten bahseden ilim.

hadis-i kudsî ::: mânâsı vahyedilen, kelimesi Peygamberimizden sudur eden (çıkan) kutsal söz.

hadîs-i mevzu' ::: bir başkası tarafından söylenip, Peygamberimize isnâd olunan söz.

hadîs-i mürsel ::: Peygamberimiziden işitildiğl söylenilen söz.

hadîsi nebevî ::: (bkz. : hadîs-i kudsî).

hadîs-i sahih ::: doğru ve adaletli bir râvîye dayanan hadîs-i şerîf. 3) s. yeni. taze.

hadîs-üs-sinn ::: (yaşı taze) : genç, delikanlı, (bkz. : nev-civân, hades 4) 4) haber, kıssa, söz, söylenti.

hades ::: yeni, so adan, abdest bozan bir hâl.

HADES ::: Hades; küçük hades ve büyük hades olmak üzere ikiye ayrılır. Küçük hades; bevl etmek, herhangi bir yerden kan çıkması ve abdesti bozan diğer durumlarla meydana gelen manevî kirlilik hâlidir. Namaz abdesti almakla temizlenilir. Büyük hades ise, cünüblük, hayız ve nifas hâlleri ile meydana gelen manevî kirliliktir. Boy abdesti alarak ağızı, burnu ve bütün bedeni yıkamakla ondan temizlenilir. (Mehmed Zihnî Efendi)

Hades :::


  1. (i.), (mit.), öIüler diyarının tanrısı Pluton'un diğer bir adı; ölülerin ruhlarının bulunduğu yer.

hades ::: sezi , tahmin

hades ::: ‬sezi

hades ::: tahmin

hades ::: (a. i. c. : ahdâs. hadesât) 1) yeni olma, yeni peyda olan şey. 2) aptes ve guslün tazelenmesini gerektiren hal. 3) insan pisliği. (bkz. : gait). 4) s. genç, delikanlı, (bkz. : hadîs-üs-sinn).

HADES :::

(Hads) Sür'atle idrak etmek. Zan ve tahmin eylemek. Fikrini, re'yini bildirmek. Bir sözün mâna ve mefhumunda, bir hususun vaz' ve üslubunda başka tarz tasavvur eylemek. (Bak: Hads