Çağdaş Sözlük

habt ~ حبط

Redhouse Sözlüğü - habt ~ حبط maddesi. Sayfa: 761 - Sira: 26

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü habt - حبط ingilizce anlamı, حبط - habt osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حبط - habt kelimesi nasıl geçiyor. habt osmanlıca nasıl yazılır. habt nedir, habt ne demek arapca yazılışı.

حبط means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حبط. حبط attoman turkish I mean, حبط What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حبط, Ottoman Turkish English Dictionary

حبط ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حبط تعني باللغة الإنجليزية. حبط ماذا يعني في اللغة العثمانية. حبط ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حبط

حبط چه کلمات انگلیسی چیست؟ حبط به معنای انگلیسی. حبط چه در زبان عثمانی بود. حبط به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حبط

habt ~ حبط güncel sözlüklerde anlamı:

HABT ::: Şiddetli vurmak. Önünü görmeyerek körcesine basıp yürümek. * Yanılmak, unutmak, hatâ etmek. * Fesada vermek. * Hiç umulmayan birisinden yardım istemek. * Cin çarpmak.

HABT ::: (C.: Ahbât) Sükun. Huşu. * Sönmek. * Çukur yer. * Düz yer.

HABT ::: Yanlış hareket. * Maktulün kanının heder olması. * Bozma, ibtâl etme, muteberliğini kaybettirme. * Bir bahis veya münazarada karşısındakinin hatasını isbat ile onu ilzam edip susturma.

habat ::: (a. i.) : yara iyileştikten veya vücûdun bir tarafına değnekle vurulduktan sonra kalan iz, nişane.

habt ::: (a. i.) : 1) iptal etme, bozma. 2) bir bahiste birini susturma, ağzını kapama.

habt-i a'mâl ::: dinden çıkan bir kimsenin daha önce yapmış olduğu ibâdetlerin boşa gitmesi, [bu mesele, "Mâtürîdiyye" ile "Eş'ariyye" arasındaki ihtilâf mevzularından biridir].

habt ::: şiddetli vurma, battal etme, unutma.

habt ::: yanlış hareket , bozma

habt ::: ‬yanlış hareket

habat ::: (a. i.) yara iyileştikten veya vücûdun bir tarafına değnekle vurulduktan sonra kalan iz, nişane.

HABT :::

Şiddetli vurmak. Önünü görmeyerek körcesine basıp yürümek. * Yanılmak, unutmak, hatâ etmek. * Fesada vermek. * Hiç umulmayan birisinden yardım istemek. * Cin çarpmak