Çağdaş Sözlük

üstad ~ استد

Redhouse Sözlüğü - üstad ~ استد maddesi. Sayfa: 87 - Sira: 8

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü üstad - استد ingilizce anlamı, استد - üstad osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte استد - üstad kelimesi nasıl geçiyor. üstad osmanlıca nasıl yazılır. üstad nedir, üstad ne demek arapca yazılışı.

استد means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language استد. استد attoman turkish I mean, استد What is the meaning of the word, what does it mean in turkish استد, Ottoman Turkish English Dictionary

استد ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ استد تعني باللغة الإنجليزية. استد ماذا يعني في اللغة العثمانية. استد ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية استد

استد چه کلمات انگلیسی چیست؟ استد به معنای انگلیسی. استد چه در زبان عثمانی بود. استد به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت استد

üstad ~ استد güncel sözlüklerde anlamı:

üSTAD ::: (Üstaz) İlim veya san'atta üstün olan kimse. Usta, san'atkâr. Muallim, profesör. Bilgide veya san'atta veya amelde meharetli zât.

üstâd ::: (f. i.) : 1) muallim, öğretmen; usta, sanatkâr. 2) bir ilim veya san'at alanında üstün yeri olan kimse. 3) üniversite profesörü. 4) mason locasının başkanı.

üstâd-ı a'zam ::: 1) en büyük üstad, en büyük usta. 2) üstadlar teşkilâtının başkanı.

üstâd-ı küll ::: birçok şeyleri çok iyi bilen.

üstad ::: ilimde ve sanatta üstün olan kimse, büyük muallim.

üSTaD ::: İnsan, yaratılışta iki taraflıdır. Ona hidâyet, üstünlük tarafını tanıtabilmek ve bunu kuvvetlendirmeye çalışmasını sağlamak için muallim, bir üstâd lâzımdır. Bâzı çocuklar, nasîhatla, yumuşak sözle ve mükâfât vererek yola gelir. Bâzısı, sert ve acı sözle ve cezâ vererek terbiye kabûl eder. Üstâd mâhir olup, çocuğun yaratılışının nasıl olduğunu anlamalı, ona şefkat ile tatlı veya acı te'sir ederek terbiye etmeli, yâni yetiştirmelidir. Böyle mâhir ve müşfik bir rehber olmadıkça, çocuk ilim ve ahlâk edinemez, yükselemez. Rehber yâni ilim ve ahlâk sunan zât, çocuğu felâketten kurtarıp, seâdete kavuşturur. (İslâm Ahlâkı)

Üstâd mâhir ve müşfik, talebe de zekî ve çalışkan olursa, öğrenilmeyecek mes'ele yoktur. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

üstâd ::: profesör , hoca , üstat , usta

üstâd ::: ‬üstat

üstâd ::: profesör

üstâd ::: usta

ÜSTAD :::

(Üstaz) İlim veya san'atta üstün olan kimse. Usta, san'atkâr. Muallim, profesör. Bilgide veya san'atta veya amelde meharetli zât