Çağdaş Sözlük

esbab ~ اسباب

Redhouse Sözlüğü - esbab ~ اسباب maddesi. Sayfa: 85 - Sira: 17

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü esbab - اسباب ingilizce anlamı, اسباب - esbab osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte اسباب - esbab kelimesi nasıl geçiyor. esbab osmanlıca nasıl yazılır. esbab nedir, esbab ne demek arapca yazılışı.

اسباب means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language اسباب. اسباب attoman turkish I mean, اسباب What is the meaning of the word, what does it mean in turkish اسباب, Ottoman Turkish English Dictionary

اسباب ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ اسباب تعني باللغة الإنجليزية. اسباب ماذا يعني في اللغة العثمانية. اسباب ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية اسباب

اسباب چه کلمات انگلیسی چیست؟ اسباب به معنای انگلیسی. اسباب چه در زبان عثمانی بود. اسباب به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت اسباب

esbab ~ اسباب güncel sözlüklerde anlamı:

ESBAB ::: (Sebeb. C.) Sebebler. Bir şeye vâsıta olanlar. Sebeb olanlar. (Evet, izzet ve azamet ister ki; esbab, perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında. Tevhid ve Celâl ister ki; esbab, ellerini çeksinler te'sir-i hakikiden. M. N.)(Cenab-ı Hak, müsebbebatı esbaba bağlamakla, intizamı, temin eden bir nizamı kâinatta vaz'etmiş. Ve her şeyi, o nizama müraat etmeğe ve o nizamla kalmaya tevcih etmiştir. Ve bilhasa insanı da, o daire-i esbaba mürâat ve merbutiyet etmeğe mükellef kılmıştır. Her ne kadar dünyada, daire-i esbab, daire-i itikada galip ise de; Ahirette hakaik-i itikadiye tamamen tecelli etmekle, daire-i esbaba galebe edecektir. Buna binaen, bu dairelerin herbirisi için ayrı ayrı makamlar, ayrı ayrı hükümler vardır. Ve her makamın iktiza ettiği hükme göre hareket lâzımdır. Aksi takdirde daire-i esbabda iken; tabiatiyle, vehmiyle, hayaliyle daire-i itikada bakan; Mu'tezile olur ki, te'siri esbaba verir. Ve keza, daire-i itikadda iken, ruhuyle, imaniyle daire-i esbaba bakan da, esbaba kıymet vermeyerek Cebriye mezhebi gibi tenbelcesine bir tevekkül ile nizâm-ı âleme muhalefet eder. İ.İ.)

esbâb ::: (a. i. sebeb'in c.) : vâsıtalar, lâzımalar.

esbâb-ı cefâ ::: cefâ sebepleri.

esbâb-ı feshiyye ::: huk. bir ilâmın istinaf [yeniden başlama] suretiyle cerhini [çürütülmesini] îcâbeden sebepler.

esbâb-ı hakikiyye ::: hakiki, gerçek sebepler.

esbâb-ı matlub ::: huk. [eskiden] iflâs hâlinde bulunan şahsın alacaklarının kanunî topluluğu.

esbâb-ı muhaffife ::: işlenen cürmü hafifletici sebepler.

esbâb-ı mücbire ::: zorhyan, icbar eden sebepler.

esbâb-ı müşeddide ::: "esbâb-ı muhaffife" nin zıddı. Arttırıcı, kuvvetlendirici sebepler. Bir hükmün usul ve kanununa uygunluğunu ispat için ileri sürülen sebepler.

esbâb-ı nakziyye ::: bir îlâmın temyîz suretiyle cerhini (çürütülmesini) îcâbettiren sebepler.

esbâb-ı sahîha ::: doğru sebepler.

esbâb ü efâil-i azîme ::: büyük işler ve sebepler.

esbâb ::: sebepler, vasıtalar, vesileler, araçlar.

esbâb ::: sebepler , sebebler

esbâb ::: ‬sebepler

Esbab ::: Bir işe sebep olma

ESBAB :::

(Sebeb. C.) Sebebler. Bir şeye vâsıta olanlar. Sebeb olanlar. (Evet, izzet ve azamet ister ki; esbab, perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında. Tevhid ve Celâl ister ki; esbab, ellerini çeksinler te'sir-i hakikiden. M. N.)(Cenab-ı Hak, müsebbebatı esbaba bağlamakla, intizamı, temin eden bir nizamı kâinatta vaz'etmiş. Ve her şeyi, o nizama müraat etmeğe ve o nizamla kalmaya tevcih etmiştir. Ve bilhasa insanı da, o daire-i esbaba mürâat ve merbutiyet etmeğe mükellef kılmıştır. Her ne kadar dünyada, daire