Çağdaş Sözlük

idrak ~ ادراك

Redhouse Sözlüğü - idrak ~ ادراك maddesi. Sayfa: 50 - Sira: 22

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü idrak - ادراك ingilizce anlamı, ادراك - idrak osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ادراك - idrak kelimesi nasıl geçiyor. idrak osmanlıca nasıl yazılır. idrak nedir, idrak ne demek arapca yazılışı.

ادراك means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ادراك. ادراك attoman turkish I mean, ادراك What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ادراك, Ottoman Turkish English Dictionary

ادراك ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ادراك تعني باللغة الإنجليزية. ادراك ماذا يعني في اللغة العثمانية. ادراك ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ادراك

ادراك چه کلمات انگلیسی چیست؟ ادراك به معنای انگلیسی. ادراك چه در زبان عثمانی بود. ادراك به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ادراك

idrak ~ ادراك güncel sözlüklerde anlamı:

iDRAK ::: Anlayış. Kavrayış. Akıl erdirmek. Fehim. Yetiştirmek.(Maalesef insanlar teâvün sırrını idrak edememişler, hiç olmazsa taşlar arasındaki yardım vaziyetinden ders alsınlar! İ.İ.)

idrâk ::: (a. i. derk'den. c. : idrâkât) : 1) anlayış, akıl erdirme. 2) yetişme, erişme. 3) olgunlaşma. 4) fels. *algı.

idrâk-ı dakîk ::: fels. ince idrâk, * tamalgı.

idrâk ::: kavrayış.

iDRaK ::: Kur'ân-ı kerîmde, meâlen buyruldu ki:

O'nu (Allahü teâlâyı) gözler (dünyâda) idrâk edemez. O ise, gözleri bilir anlar. O, ihsân sâhibi bilicidir. (En'âm sûresi: 103)

İnsanı hayvandan ayıran, ilim ve idrâktir (Hâdimî)

İnsanların hâlet-i rûhiyeleri (rûhî durumları) farklı oduklarından, idrâk ve fehmleri (anlamaları) da farklı olmaktadır. (İmâm-ı Gazâlî)

Şükür, şükürden âciz kalındığını idrâk etmektir. (Ebû Osman Mağribî)

Allahü teâlânın zâtı idrâk edilemez. Dünyâ yurdunda gözle görülmez. Kalb, O'nun varlığını tastîk eder. Âhirette gözler O'nu görecektir. İnsanlar, Allahü teâlâyı âyet ve delîllerle bilmektedir. Kalbler O'nu tanır, fakat akıllar O'nu idrâk edemez. (Sehl bin Abdullah)

iDRaK ::: Kur'ân-ı kerîmde, meâlen buyruldu ki:

O'nu (Allahü teâlâyı) gözler (dünyâda) idrâk edemez. O ise, gözleri bilir anlar. O, ihsân sâhibi bilicidir. (En'âm sûresi: 103)

İnsanı hayvandan ayıran, ilim ve idrâktir (Hâdimî)

İnsanların hâlet-i rûhiyeleri (rûhî durumları) farklı oduklarından, idrâk ve fehmleri (anlamaları) da farklı olmaktadır. (İmâm-ı Gazâlî)

Şükür, şükürden âciz kalındığını idrâk etmektir. (Ebû Osman Mağribî)

Allahü teâlânın zâtı idrâk edilemez. Dünyâ yurdunda gözle görülmez. Kalb, O'nun varlığını tastîk eder. Âhirette gözler O'nu görecektir. İnsanlar, Allahü teâlâyı âyet ve delîllerle bilmektedir. Kalbler O'nu tanır, fakat akıllar O'nu idrâk edemez. (Sehl bin Abdullah)

İdrak :::


  1. Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme
    Örnek: Kişilik idraklerle doğar, diyenler de var. Ç. Altan

  2. Erişme, ulaşma.

  3. Algı.

  4. Dış dünyanın uyarısı ile meydana gelen fiziksel duygunun zihinsel yorumu.

idrâk ::: anlayış , kavrayış , iyice anlama , kavrama , anlama

idrâk ::: ‬kavrama

idrâk ::: anlama

idrâk ::: erişme

idrak ::: dimağ

İDRAK :::

Anlayış. Kavrayış. Akıl erdirmek. Fehim. Yetiştirmek.(Maalesef insanlar teâvün sırrını idrak edememişler, hiç olmazsa taşlar arasındaki yardım vaziyetinden ders alsınlar! İ.İ