Çağdaş Sözlük

bal ~ بال

Redhouse Sözlüğü - bal ~ بال maddesi. Sayfa: 333 - Sira: 11

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü bal - بال ingilizce anlamı, بال - bal osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte بال - bal kelimesi nasıl geçiyor. bal osmanlıca nasıl yazılır. bal nedir, bal ne demek arapca yazılışı.

بال means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language بال. بال attoman turkish I mean, بال What is the meaning of the word, what does it mean in turkish بال, Ottoman Turkish English Dictionary

بال ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ بال تعني باللغة الإنجليزية. بال ماذا يعني في اللغة العثمانية. بال ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية بال

بال چه کلمات انگلیسی چیست؟ بال به معنای انگلیسی. بال چه در زبان عثمانی بود. بال به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت بال

bal ~ بال güncel sözlüklerde anlamı:

BaL ::: f. Kanat. * Kol, pazu. * Kol, cenah.* Üst, yukarı. * Boybos, endam.

bal ::: bar

Bâl ::: (f. i.) : 1) kanat. Güşâde-bâl : kamdı açmış. 2) kol. (bkz. : cenah). 3) boybos. 4) üst, yukarı, (bkz. : bâlâ).

Bâl ::: (a. i.) : 1) kalb, yürek, gönül; hatır. Fârig-ül-bâl : kaygısız. Ferîh-ül-bâl : gönlü rahat. Hâlis-ül-bâl : yüreği rahat, temiz. Mâ-fil-bâl : murat, istek. Münkesir-ül-bâl : gücenik. Müşev-veş-ül-bâl : niyeti bozuk. Selîm-ül-bâl : temiz yürekli. 2) çok zaman "Kızıldeniz" in Habeş sahillerinde bulunduğu rivayet edilen gayet büyük ve pullu bir balık.

Bal :::


  1. arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde.

  2. Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı.

  3. Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu.

  4. Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde.

bâl ::: kanat , kol

bâl ::: ‬kanat

Bâl ::: (f. i.) 1) kanat. Güşâde-bâl : kamdı açmış. 2) kol. (bkz. : cenah). 3) boybos. 4) üst, yukarı, (bkz. : bâlâ).

Bâl ::: (a. i.) 1) kalb, yürek, gönül; hatır. Fârig-ül-bâl : kaygısız. Ferîh-ül-bâl : gönlü rahat. Hâlis-ül-bâl : yüreği rahat, temiz. Mâ-fil-bâl : murat, istek. Münkesir-ül-bâl : gücenik. Müşev-veş-ül-bâl : niyeti bozuk. Selîm-ül-bâl : temiz yürekli. 2) çok zaman

BÂL :::

f. Kanat. * Kol, pazu. * Kol, cenah.* Üst, yukarı. * Boybos, endam